BİN ŞİFRELİ MATRİX ÇUKURU

Şifrelerinizi alın!
Evet evet, şifrelerinizi alın ve kaybetmeyin.
Adım attığımız her alana girişlerimiz şifreli çünkü.
Canın yansa dahi şifreni girip göz yaşını öyle dökeceksin.
Sevinmeden önce şifreni gireceksin.
Düğünümüz, ölümümüz hep şifreli.

Ay gibi parlak apaçık kitapta...
Her saniyemizi gösteren kelimelerden uzaklaşan insanlar
Yerin göğün şifrelerini bilmene gerek yok!
Uçan kuşu, açan çiçeği, doğan-batan güneşi fark etmene de gerek yok
Sadece: Bir şifre edinmelisin.
Yoksa giriş yok, hatta çıkışta yok!
Dört tarafımız sayılara hapsedilmiş durumdayız.
Önümüz, arkamız, sağımız, solumuz numaralarla dolu.
Aklımıza gelmeyecek oyunlar. Ardımızdan çevrilen numaralar.
Ahh o numaralar... bak burası çok fena!
Hepimizin çok bildiği ama şifresiz adım atamadığımız yaşamlarımız.

Hava bir hayli soğuk. Konya'da her hangi bir kafedeyim.
Yetiştirmem gereken -hiç bitmeyen- işler, aramam gereken insanlar var.
Bi fincan kahve içip, biraz dinlenip, işlerimi halledip kalkacağım.
Önümde bir kaç genç ellerinde telefonla oyun oynuyorlar. Belli ki çok eğleniyorlar.
Birbirleriyle konuşuyorlar, aynı ortamdalar ama birbirlerinin yüzlerine bakmıyorlar.
"Şifre at, şifre atsana”diye birbirlerine bağırıyorlar.
Az ileri masada muhafazakar şık kızlar alışveriş sitesinde geziniyorlar.
Biri,bir diğerine "benim sitemdeki ürün senin sitedekini döver” diyor.
Ama vermem şifreyi! Durduk yere pişti mi olalım şimdi!
Eee tabii bunu kaldırabileceklerini sanmıyorum.
Yan masada saç bakımından gelmiş kız, yaşlı annesinin arkadaşlarını ağırlıyor.
Elindeki telefonla bir yerleri göstererek "Öyle değil Sebahat teyze şuraya basacaksın” diye anlatıyor.
Ah teyzem şifreyi gireceksin şifreyi... senin zamanın gibi değil ki!

Uçuşan selfiler, acayip sütlü kahveler, asla kendileri olmayan efektler...
Parfüm kokan mekanlar, az pişmiş pişkin gülüşler...
Havadaki geçici cümleler, not edilen telefon numaraları...
En havalı bilmem kaçıncı bakış, Whatsapp profil fotoları...
Ülke durumu değerlendirmeleri, afetler, virüsler, sirkeyle ovalayacaksın önerileri.
Aynısıyım... aynısıyız!
Bunları yazıyor olmam bunlardan olmadığım anlamına gelmiyor.
Durum analizi mi diyelim, düştük bu zamanın dipsiz çukuruna mı diyeyim bilmiyorum!
Ama şifren yoksa sende yoksun... hatta açsın azizim!

Kahvemi içtim gözlem yaptım ve kalkıyorum.
Hayır kalkamıyorum. Çünkü kahvemin ücretini ödemek için şifreme ihtiyacım var.
Boynumuza bağlanmış kablolarla Matrix'in tam içindeyiz.
Yıllar önce izlediğimiz, yok artık dediğimiz filmin içinde debeleniyoruz.
Zaten birileri de diyor ki: "sen bak yaşamına, hayatını sorgulama!"
Hayatı sorgulamadan, davasız, amaçsız...
Vizyonsuz sürüklendiğimiz filmin içinde en iyi başrol şifresini giriyoruz!

Kafamız karışık, evet!
Ama olsun tek bir şifre tüm karışıklıkları çözer be yaa...
Aynı düşün, aynı markayı giyin, en son model telefonu kullan...
En popüler restoranda yemeğini ye, en güzel tatilini yap.
Ama asla düşünme, karar verme. Şifren ve kartın seni istediğin yere götürecek!
Bırak kendini ve yaşa.

İnsanız ve sakladığımız şeyleriz:
Sakladıklarımızın şifresiyiz...


Yazarın Diğer Yazıları