DOYMADIN MI DAHA İNSANOĞLU..?

Bir şeyler yiyip içerken veya acıktığımızda yemek yemeye sabırsızlanırken aç insanları, yiyecek bir lokma ekmeği olmayanları, hatta bir damla suya muhtaç insanları hiç düşünüyor muyuz acaba..?

Empati kurabiliyor muyuz tam anlamıyla..?

Belki bazen belki hiç…

Birleşememiş milletlerin son raporuna göre son üç yılda dünyadaki aç insanların sayısı her geçen gün daha da artmış…

Sekiz yüz milyonun üzerinde insanın aç olduğunu söylüyor rapor yani her dokuz kişiden biri maalesef aç…

Aynı rapordaki çok çarpıcı bir oranda dünyadaki obez insanlara ait tam altı yüz yetmiş milyon kişi obez yani aşırı kilolu…

Şu adalete bakar mısınız?

Her dokuz kişiden biri aç ve her sekiz kişiden biri aşırı kilolu…

Ne kadar acı bir tablo değil mi?

Şimdi böyle bir tablo ortadayken kimse bu dünyada adaletten bahsetmesin…

İnsanoğlunun yapacağı adalette bu kadar olur…

Allah-ü Teâlâ o kadar güzel yaratmış ki dünyadaki fakir zengin dengesini zengin tam anlamıyla paylaşsa yeryüzünde fakir kalmayacak…

Unutmamak gerekir ki din, dil, ırk, ayrımı olmadan kazancın bereketini paylaşmak artırır…

Zira bu Rabbimizin koyduğu bir kanundur…

Aslında her şey paylaştıkça çoğalır…

Yeter ki; insanoğlu bu kanuna tam anlamıyla uysun…

En içler acısı bir durumda bu oranların azımsanmayacak kadarını çocuklar oluşturması…

Çok üzülerek söylüyorum ki yüz elli milyonun üzerinde çocuk maalesef aç…

Çocuk bu ya çocuk anlatamazsın ki hiçbir şekilde açlığı…

İşte bu acı tabloya rağmen dünyadaki aşırı kilolu insanların sayısı da her geçen gün artmakta…

Buna birde israfları eklersek vay ben böyle bir adaletin, vay ben böyle bir düzenin içine tüküreyim diyesim geliyor…

Milyonlarca ton gıda israf ediliyor, çöpe gidiyor. Milyonlarca kişi ise açlığın pençesinde…

Nerede bu vicdan, nerede adil olmak, nerede insanlık..?

Maalesef insanlık yerlerde…

Biliyor musunuz? Bu yıl küresel adaletsizlik ülkemize de sirayet etti…

Nasıl mı?

Bu yıl Kurban Bayramında çevremizde etin kilo hesabını yapan; şu kadarını dondurucuya, şu kadarını sucuğa, şu kadarını kıymaya, şu kadarını bilmem neye diye hesap yapanları hiç fark etmedik mi?

Tamam dinen Kurban'ı dağıtmak gibi bir zorunluluğun yok lakin ne dedik az önce paylaşmak berekettir. Paylaştıkça bereketi de artar, lezzeti de artar artarda artar…

Mesela Ramazanda da aynı şeyleri yaşamıyor muyuz?

Mükellef iftar sofralarında israfın doruklarına çıkmıyor muyuz?

Hoş her gün israfın doruklarındayız ya…

Nasıl ki; paylaşmak her şeyi bereketlendiriyorsa, israf etmek ise her şeyin sonu demektir…

Vicdanen içimiz sızlamıyorsa israf ederken, aç insanları düşünmeden hareket edebiliyorsak, hal böyleyken infak etmekte aciz kalıyorsak hiçbir kelime bizlere kifayet edemez ne desek boş…

Her şey ölçülü olmalı tıka basa yemekte bir israftır aslında… Hem kazancı etkileyen hem de sağlığımızı etkileyen bir israftır…

Peygamber Efendimiz;

"Âdemoğlu, mideden daha şerli bir kap doldurmaz. Âdemoğluna belini doğrultacak birkaç lokmacık yeterlidir. Ancak illa da mideyi dolduracaksa bari onu üçe ayırsın: Üçte birini yemeğe, üçte birini suya, üçte birini de nefesine tahsis etsin, üçte birden fazlasına yemek koymasın." Buyurmuştur…

Obez, yani aşırı kilolu olmanın en büyük etkisidir çok yemek…

Kimse su içiyorum bana yarıyor bahanesinin ardına sığınmasın…

Hastalığa bir şey demiyorum lakin birçok hastalığında sebebi çok yemektir vesselam…

Velhasıl açgözlü olmak, cimri olmak; bereketten, rahmetten, insanlıktan, sağlık ve sıhhatten kısacası birçok güzellikten mahrum eder insanı…

Cumamız Mübarek Olsun…

Allah'a Emanet Olun…


Yazarın Diğer Yazıları