Acı Ama Gerçek

Hani derler ya gerçekler acıdır diye…

Bazı gerçekler acı olsa da bu onun gerçek oluşunu asla değiştirmez…

Şu var ki; gerçekler ancak vuku bulunca fark ediliyor yani o an dank ediyor tabiri caiz ise…

O ana kadar o gerçekten bihaber yaşıyoruz hep maalesef…

Bu fani dünyada en önemli gerçek ise; ÖLÜMDÜR…

Büyüklerimden hep duyardım derlerdi ki;

Bir insan vefat edince onu kabre koyup üstünü toprakla örtünceye kadar ölüm gerçeğini anlamaz ne oluyor bana diye şaşar kalır…

Ne zaman ki kabre koyup da oradan ayrılır yakınları işte o an o'da kalkmaya çalışır onlarla beraber gitmek için ama kalkamayınca eyvah ölen ben miymişim? Der…

Belki de bu sebeple dünyada sanki hiç ölüm yokmuş gibi davranıyoruz…

Bu gerçeği bir türlü kabullenemiyoruz…

Kabullensek de kabullenmesek de bu bir gerçektir…

Dünyaya o kadar dalmışız ki; elimizde olsa Azrail (a.s.) geldiğinde bir gün daha mühlet isteyeceğiz…

Ölüm gerçeğini ancak daracık kabirde idrak edebiliyoruz o derece dalıp gidiyoruz işte…

Birçok Hadis-i Şerifinde Efendimiz (s.a.v.) ölümü çokça anın buyurmuş…

Ölümü anmamak insanın her anında küfürle muhatap olduğu şu fani dünyada günah çukurunda boğulup gitmesine sebep olur şüphesiz…

Bu gerçekle yaşamak, hayatını ona göre şekillendirmek biz insanoğlunu kesinlikle günahlardan alıkoyacaktır…

Günaha girme hastalığının en keskin ilacıdır Ölüm gerçeğini akıldan çıkarmamak…

Ecel gelince geri dönüş yoktur haliyle son pişmanlık hiçbir fayda vermeyecektir…

Ondan sonra Ah vah etmek beyhudedir…

Madem böylesi acı bir gerçek var o zaman kul hakkı yemek, harama el uzatmak, diline sahip olmamak, kin gütmek, öfkelenmek, kalp kırmak, ah almak, kısacası günahtan günaha dalmak niye?

Giden ne götürebildi?

Ancak beş arşın beyaz bir bez tabi oda helalindense…

Oda zaten kısa sürede çürüyüp toprak olup gidiyor…

Tıpkı o kıyamadığımız vücudumuzun toprak olup gitmesi gibi…

Sonuçta hammaddemiz topraktır.

Topraktan geldik, yine toprak olup gideceğiz var mı bunun ötesi?

O halde gelin bu fani dünyayı kendimizin istediği gibi değil de her şeyin sahibi olan ve bize merhamet eden yüce Allah'ın istediği şekilde yaşayalım…

Zira O'nun bize değil, bizim O'na ihtiyacımız var, O'nun rahmetine sonsuz ihtiyacımız var…

Sorarım sizlere;

Rabbimizin istediği şekilde yaşayarak rahmetine mazhar olup ebedi saadete erişmek mi?

Yoksa dilediğimiz gibi yaşayıp da ebedi hüsrana gark olmak mı?


Yazarın Diğer Yazıları