SİLLE TARİH VE KÜLTÜRÜ

Hagios Mikhael ya da Büyük Kilise olarak da tanınan yapı, yakın zamana kadar harap bir şekilde kaderine terk edilmişken, Konya Selçuklu Belediyesi tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı ile yapılan protokol ile devralınarak restore ettirilmiştir. 2008 yılında başlayan restorasyon çalışmaları 2012 yılı sonunda tamamlanmış ve bu önemli eser bir müze olarak tarihe kazandırılmıştır. Yapının girişinde yer alan Karamanlıca kitabesine göre kilise; M.S.327 yılında Roma imparatoru Constantin'in annesi Helene tarafından Kudüs haç yolculuğu sırasında inşa ettirilmiştir. Yapıdaki kitabelerden Sultan II. Mahmut (1833) ile Abdülmecit dönemlerinde büyük onarımlar geçirdiği öğrenilen eser, l. Dünya savaşında askeri depo ve yaralı askerler için takma kol bacak atölyesi olarak da hizmet vermiştir. Kapalı yunan haçı planın Anadolu'da uygulandığı güzel örneklerden birisi olan eserin batısında narteks adı verilen bir giriş bölümü bulunmaktadır. İbadet yeri olan naos ise dört ayak ile taşınan bir kubbe ile örtülüdür. Yapının doğusuna, ana apsis ile her iki yanma birer yan apsis yerleştirilmiştir. Yapının asıl şekillendiği ve zengin resim programının yapıldığı dönem 1880 yılı onarımıdır. Bu onarımda yapıya narteks bölümü eklenmiş, beden duvarları elden geçirilmiş ve eserin iç bölümüne aziz, azize, melek ve peygamber resimleri ile Rokoko üslubunda altın yaldızlı alçı süslemeler yapılmıştır. Yapıda gerçekleştirilen restorasyon çalışmalarında daha önce görünür durumda olan 1880 tarihli duvar resimleri ele alınmış; aynı zamanda sıvaların altından Ortaçağ ile 18-19. Yüzyıla tarihlendirilen yeni duvar resimleri de ortaya çıkarılmıştır. Galeri katında bulunan Hz. Meryem'in doğum sahnesi ile apsiste yer alan Kilise hiyerarşisi sahnesi, kilisenin önceki dönemleri hakkında bilgi veren önemli yeni buluntulardır. Kilise içerdiği zengin ahşap litürjik elemanları bakımından da oldukça ilginçtir. Apsis ile naosu ayıran ve üzerine ikonalar asılan ikonastasis, kilisenin dini başkanlarının oturduğu despot koltuğu, paskalya bayramında kutsal ekmeğin konduğu kiborium ile din görevlileri tarafından İncil okunan ambon; gerek kaliteli işçiliği, gerekse de zengin süsleme programı ile gören herkesi kendine hayran bırakmaktadır. Üzerlerindeki kitabelerden anlaşıldığı kadarı ile bu eserler 19. Yüzyılda Sille'nin zengin ailelerinin bağışları ile yapılarak kiliseye hediye edilmiştir. Bugün ikonastasiste görülebilen ikonalar ile bir perde Yunanistan'daki Sille Derneği tarafından müzeye hediye olarak gönderilmiştir. İkonastasisin ana kapışındı asılı duran ve orijinali Atina'daki Benaki Müzesi'nde bulunan perde efsaneye göre Anadolu Selçuklu hükümdarı Alaeddin Keykubat tarafından kiliseye armağan edilmiştir. Bilimsel danışmanlıklar eşliğinde aralarında uzman olan restoratörlerce yürütülen restorasyon çalışmalarının yanında Selçuklu Belediyesi tarafından yapı ile ilgili bilimsel çalışmalar da başlatılmıştır. İlk olarak Osmanlı ve Cumhuriyet Arşivleri ile Yunanistan'daki çeşitli arşivler taranmış, mübadele ile 20. Yüzyılın başında Yunanistan'a göç eden Silleli Hıristiyanlar ile temasa geçilerek çeşitli bilgi ve belgeler temin edilmiştir. Yakın zamanda müze olarak hizmet vermeye başlanan eser için farklı dillerde bilgilendirici kitapçıklar basılmıştır. KAYALIKLARA SIĞINANLAR Suçlular cezasız kalacak değil ya! imparatorluk kolları sıvamış; bütün eyaletlerde amansız bir insan avı başlamış. Hıristiyanlar yakalanıyor, Roma tanrılarına kurban kesmeye zorlanıyor, dinlerinden vazgeçirmek amacıyla işkenceler yapılıyormuş. Hıristiyan olduklarını inkâr eden veya Roma tanrılarına tapmayı kabul edenler hayatta kalıyormuş, itiraf edenleri ise acımasız zulümler bekliyormuş. Kimileri hemen oracıkta öldürülüyor, kimileri zindanlara atılıyor, kimileri de halkın katıldığı arenalarda hayvanlara yem ediliyormuş. Dininden vazgeçmeyen Hıristiyanlar çareyi gizlenmekte bulmuş. Kimi bölgelerde yerin altına şehirler yapmışlar. Kimi yerlerde de gözlerden uzak kayalıklar, dere yatakları ve vadiler gibi kuytu alanlara çekilmeye başlamışlar. Kayaları oyarak yaptıkları kilise ve manastırlarda gizlice ibadetlerini yerine getirmeye çalışmışlar. İşte Sille'nin yamacında bulunan kilise ve manastırların bazısı o yıllardan kalmadır. Büyük olasılıkla Orta Anadolu düzlüklerinden kaçıp buraya sığınarak hayatta kalmayı başaran en eski hemşerilerimiz tarafından yapılmışlardır.

Yazarın Diğer Yazıları