Kalk Ayağa Ey Türkiye!

Keşkenin fayda etmeyeceği bir güne doğru gidiyoruz.
Herkese yaptığının karşılığının verileceği bir güne…
O gün, ya ayakta kalacağız,yada savrulacağız.
Tıpkı 7 Haziranda olduğu gibi.
7 Haziran gecesi daha şafak sökmeden keşke dedik.
Milletçe keşke dedik.
Elimizi dizlerimize vurduk.
Başımız ellerimizin arasında durdu da durdu…
Ama ne fayda…
Son pişmanlık fayda etmedi.
Uzun Adam Beştepe’de Hoca Çankaya’da milletten farklı değildi.
Nasıl olurdu, nasıl?
Bu millete hizmetten başka sevdamız olmadı.
Hizmet yolunda yürüyeceğiz diye,
evimizin yolunu unuttuk diye bile düşünmüşlerdir.
Ama bir defa acı gerçek kendini gösterdi.
Kazanımlar bir anda durdu.
Yarınların Türkiyesi yüzde 41’le kurban edildi.
Meydan  her şeye hayır diyen liderlere kaldı.
Sandıkla gelip kaleşnikofla dolaşanlar dahi söz söyler oldu.
Cumhurun başına demediğini bırakmayan genel müdürler türedi.
Ortadoğunun terör devletine dahi laf düştü.
Bir imparatorun çöküşünü izliyoruz bile dediler. 
Düşmanlara, yerli işbirlikçilerine gün doğdu.
İşler durdu.
Yatırımlar durdu.
Büyük hedefler durdu.
Keşkeler fayda etmedi ama; 
Yüreği yanıkların,
gözüyaşlı anaların,
acılı babaların,
yarınların geleceği çocukların,
ve ağzı dualıların niyazıyla ülkemize bir fırsat daha doğdu.
1 Kasım fırsatı.
Ya bu fırsatı iyi değerlendirip ayakta kalacağız,
yada savrulacağız.
Ya düştüğümüz yerden kalkacağız,
yada sürüneceğiz.
Ya dünyaya kaldığımız yerden devam diyerek,
meydan okuyacağız,
yada düşmanlarımıza meydan okutacağız.
Ya dik duracağız,
yada eğileceğiz.
Ya Koca Akif’in;
Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz:
Gelmişiz dünyaya milliyet nedir öğretmişiz!
Kapkaranlıkken bütün afakı insaniyetin,
Nur olup fışkırmışız ta sinesinden zulmetin;
 
şiirini bir kez daha gür sesle seslendireceğiz,
yada zulmetten beslenenlerin öğünleri olmaya devam edeceğiz.
 

Yazarın Diğer Yazıları