Etinden, Sütünden, Gücünden Faydalandığımız Hayvanlar - IV

Gelelim Atlara... Cinsleri ve güzel görünüşleri ile insana çok yakın ve itaatkâr hayvanlardır. Genelde rahvan yürüyenleri binek hayvanı olarak kullanılır. Bazen çift sürmede ve yük taşımacılığında bazen de araba fayton çekmede kullanılmaktadır. Hatta arkalarına ağaç bağlanarak tomruk bile çektirilmektedir. Yük taşımacılığında aynı eşeklere yapılan semer işlemi yapılır. Eşek de at da eğitilerek onca yük sırtına yüklenirken daha evvel alıştırıldığı üzere başındaki yulardan tutup başını yere doğru bastırarak "ıhhh” deyince yere yatar ve yükü yattığı halde üzerine yüklenir. Sonra iki yanından yardım edilerek "kalk” diye seslenince kalkarlar ve o yükü gideceğimiz yere götürüler. Onların ayakları da nalbant tarafından nallanır. Bu yapılmak mecburiyetindedir, yapılmazsa taş ve diğer etkenlerden aşınan tırnaklarının üzerine basamayan hayvan yürüyemez hale gelir ve çok acı çeker.

Bu hayvanların çifte ve düğene arabaya koşulmasındaki aletlerden de bahsedelim. Bunlara boyunlarına takılmak üzere tasarlanmış "hamıt” tabir edilen bir oval halka vardır. İçi yumuşak otlarla doldurulmuş keçeler ve onun üzerine iki yanlarından yarım hilale benzer iki ağaç parçası da bu dolu keçenin üzerine sabitlenir. Hayvanın boyun kısmına takılır o ağaçlara takılan sağlam kayışlara sağ ve solundan iki uzun ve kuvvetli kalınca koşum tabir edilen saraçlar tarafından yapılmış yan kayışı tabir edilen kayışlarla atın iki yanından arka ayaklarına yakın bir yerde falaka tabir edilen bir düzeneğe bağlanır, çekeceği yüke arabaya, düğene veya sabana sabitlenir. Ayrıca atların sırtına vurulan genişçe bir kayış olur adı "belleme”dir. Bunun üstünden yine yanlardan geçen yan kayışlarını dengede tutmak işçin bel kayışı olur onunla beline doğru sabitlenir. Atların veya katırların başlarına da "terbiye” denen yularda gem olan başlıkları takılır dönüşleri onunla idare edilir. "Deh” dendiğinde hayvanlar yürüdü mü işe başlandı demektir. Bu düzeneklerin tamamına hayvanların koşumu denir. Ayrıca binek atları için bestelenmiş türkü ve koşmalar vardı. İşte o eski türkülerden bazıları...

Ben atımı nallatırım okka da nal ilen aman aman (okka, kesme ve sağlam olan nal)

Ben o kızı oynatırım dökmede zil ilen aman aman (dökme, zil çok iyi ses çıkaran)

Çekin kır atımı da vay aman nalbant da nallasın aman aman

Verin parasını da vay anam hakkı da kalmasın aman aman

Bir de ağaların taşıdığı özel atlar vardı ki onlara sadece eğer vurulur, eğer ustaları tarafından özenle yapılmış üzerine binecek kişinin basması için yanında üzengileri ayrıca atın ayaklarına doğru sarkan ipekli püskülleri vardır. Her ağanın atının namı ayrıdır. Karda kışta yılmadan yola gider ağasını darda koymaz. Bunlar renklerine göre don diye adlandırılır misal karatay, doru, demiri kır, pekmezköpüğü gibi çeşitli şekillerde isimler alırlar bizim zamanımızın atları öyle safkan İngiliz, Arap tayı diye bir at bilmezdik. Eski Türklerdeki anam babam beyaz atları, kır atları tanır onlara zevkle binerdik. Karacaoğlan'ın dediği gibi,

Atım kalk gidelim harap haneden

Kısmetimizi versin Mevla yaradan

Yemini kestireyim eğri kuleden

Çırpını çırpınıda gidelim atım

Yâre suyolunda yetelim atım

Karaca oğlan derki yârin yar ise

Yalan dünya tek başına dar ise

Atım sende küheylanlık var ise

Çırpını çırpını da gidelim atım

Yâre suyolunda yetelim atım

Ata yomlu dayanır kaçtığı zaman

Dizgini boynuna aman aman geçtiği zaman

Tek gözün köprüyü aştığı zaman

Çırpını çırpını da gidelim atım

Cumayı Maraş'ta kılalım atım

Daha at üzerine birçok koşmalar... Eğerin önünde el ile tutulacak bir yer vardır ona "eğerkaşı” derler yanlara doğru eğerden sarkan demirden yapılmış ayaklıklara ayakların konduğu yere üzengi derler eyerden aşağı doğru sarkan nakışlı iplere "püskül” derler. Bunlar için de söylenmiş koşmalar vardır. Örneğin,

Ben atımı yanaştırdım binekte taşına aman aman,

Ellerim ulaşmadı da vay aman eğerde kaşına aman aman

Ayrıca,

Şerif hanım ata biner estirir

Ayağını aman kestirir aman aman Şerif hanım aman aman

Eskiden ulaşım ve harp aracı olarak insanın hizmetinde bulunan atlar çok yerde kurtarıcı rolü de üslenmiş, kaçan sevgiliye tez ulaşmak içinde bu atlar kullanılmış. Burada da âşık,

Som altından döktüreyim nalını

İpek şaldan dokutayım çulunu

Gümüş kaşağıya taratayım yeleni

Beni yârime tez ulaştır kır atım

Atımın yelesi estirir rüzgâra karşı

Kılınçlar söylüyor cenk için marşı

Kişnerse atım titretir kürreyi arşı

Yel ol uçarak yârime yetiş kır atım

diye yalvarır ve mahmuzlarmış âşık kır atını.

Bu cinsten bir de at ile eşeğin birleşmesinden meydana gelen katır vardır onu ayrıca yazmıştım oradan okuyabilirsiniz. (Devam edecek)


Yazarın Diğer Yazıları