Türkiye’nin İstikrarından Rahatsız Olanlar -II-

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak sahneye bir yiğit çıkıyor, metropol şehrin idaresini layıkıyla yapıyordu. Geleceği parlak bir siyasetçi idi. Ne yazık ki, o malum iç ve dış şer odakları yine devreye giriyor, hizmetleri gözardı ederek Erdoğan'ı 4 ay hapse mahkum edip cezalandırıyorlardı. 

Cesur, mert ve gönlünde ülke sevgisi ve hizmet şuuru ile dolu olan Başkan, davaya inanmış arkadaşları ile Adalet ve Kalkınma Partisi'ni kuruyordu. Artık ülkedeki karmaşadan bıkmış olan ülke halkı bu mert ve cesur insanın yaptıklarına ve yapacaklarına inanarak onun partisi etrafında kenetlendiler. O malum şer odakları yine orduyu ve onun komutanlarını kullanarak vesayet altındaki savcıların da yardımı ile yok meclis çoğunluğu, yok şu, yok bu, diyerek yine bu idarenin önünü kesmeye çalıştılar. 

Karşılarında pes edecek bir lider yoktu. Kararlı ve inanmış bir Erdoğan vardı. Onun bu yürüyüşünü durdurmaya hainlerin şer odaklarının gücü yetmedi. Ülke istikrara kavuşmuş, kronikleşmiş meselelerin çözümü kolaylaşmış, atıl vaziyette olan ve daima zarar eden devlet kurumları özelleştirme ile devletin sırtında yük olmaktan çıkarılmış, hastaneler düzene girmiş. 

Evlerde zincirle bağlanarak hapsedilen masum engelli yavruların bakımı ve eğitimi sağlanmış çocuğuna ve ağır hasta yakınlarına bakan yakınlarına maaş bağlanmış. Birçok ilimize hızlı trenler ile günlük gidiş geliş rahat ulaşımı sağlanmış, bedava tertemiz cenaze hizmetleri kabristan bakımları yapılmış. Belediyelerde yaşlılara ücretsiz yolculuk imkânları verilmiş. 

Bütün bunlar geçmişteki bazı idarecilerin aklının ucundan bile geçiremeyeceği şeylerdi. Yollar köprüler Tüneller yapılmış dağlar delinmiş. Mavi boğaz gibi proje ile Akdeniz'e akıp giden Torosların sularını tarıma ve içme suyuna ulaştırmak için yüzyıllık hayaller gerçekleştirilmiş. Konya ovasına sular göletlerle barajlarla akıtılmış, ülke bir anda dünya gündemine oturmuş tanımayan ülkeler tanır olmuş. Dünyada mazlumların hamisi olduğunu Osmanlı, Selçuklu ruhu ülke gençliğinin gönlüne yansıtılmış bütün dünya mazlumları Türkiye'ye ve onun liderine bel bağlamış. Hava alanları yerli silahlar savunma sanayine yapılan başarılı hamleler gibi her şey güllük gülistanlık. Derken önce dış odaklar, başta ABD olmak üzere onun kuklası Avrupa ülkeleri Ortadoğu'da, Irak'ta, Suriye'de; Libya'da, Mısır'da İran'da başlattıkları hamleler ile harpler yıkımlar işgaller, insanları canlarından bezdirip ölüm korkusu ile ülkelerinden çıkartarak mülteci durumuna düşürdüler ve bundan da en çok komşu ve Coğrafyanın lider ülkesi olan Türkiye'nin zarar göreceğini bilerek ülkeyi ekonomik ve siyasi bakımdan yıpratmaya kalktılar.

Şükürler olsun ki bu zeki ve siyaseten çok bilgili Cumhurbaşkanımız sayesinde bu badireler atlatılmaya çalışılırken, ülkenin baş belası terörün beli kırılırken yine ülke düşmanları terör yandaşları güya vatansever görünen bazı parti liderleri, PKK sempatizanı bir partiyi destekleyerek seçim ittifakı yaptılar. Hatta Erdoğan kaybetsin de kim gelirse gelsin biz bunun için PKK'lıların oyuna talibiz, diyebilen bir örgüt liderini destekleyebiliyorlar. 

Bir aday düşünün yıllarca Milliyetçi kisvesi altında siyaset yaparken şahsi çıkarı ve ihtirasları uğruna olmayacak bir partiden aday oluyor. Yine yıllarca milliyetçilik çatısı altında siyaset yapmış olan bir hanım lidere ne oluyor da bu ülke düşmanı din düşmanı şer odakları ile birlik olup sadece Erdoğan düşmanlığı üzerinde ihanet şebekeleriyle bir olabiliyorlar. Ülkenin zor durumunda nasıl böyle şer güçlerle iş tutuyorlar anlaması güç doğrusu. 

Bir lider var ki yıllarca bu ülkede din ve mukaddesat uğruna son nefesine kadar mücadele vermiş bir partinin lideri olmuş onun da içindeki kini neyse Erdoğan düşmanlığı ile o sol kesimle işbirliğine gidiyor bir dediği bir diğerini tutmayan istikrarsız kendisine inanmış parti yandaşlarını da çok tehlikeli bir maceraya sürüklüyor. Bunları yazarken aklımda daha neler var neler. Daha birkaç gün önce kadın haklarını koruma adı altında sokağa çıkanların kadın hakkı uğruna, utanmadan sıkılmadan açtıkları pankartları ben okurken hicap duydum. Hiçbir inançsız toplumda bile yazılıp konuşulamayacak kadar ayıp terbiyesizce kadınlarımızı insanlığından utandıran pankartlardı. Aman Allahım ne günlere kaldık! Bu ülke insanlarının ya bir geleceği ya da bir göreceği var. Kuruların yanında yaşlar da yanar söylemi bu gerçeği gözler önüne seriyor. Rabbim dürüst ülkesini seven ve dinine milliyetine mukaddesatına bağlı insanları korusun. Bu terbiyeden tezikmiş fahişe olmak istiyorum, orospu olmak istiyorum diyen şer odaklarını da kahhar ismi şerifi ile kahreylesin. Allah bizim başımıza bilgili, ferasetli, dinine ve milliyetine bağlı idareciler versin. Yanlış düşüncede olanları da ıslahı var ise ıslah etsin ıslah olmak istemeyenleri de kahretsin. Ben kimsenin şakşakçısı borazanı değilim, ancak görünen köy de kılavuz istemez. Erdoğan ve devlet idaresindeki bütün devlet idarecilerine teşekkür ediyorum ve başarılar diliyorum. Selam ve dua ile...


Yazarın Diğer Yazıları