Bize Azeri demeyin

 
Azerbaycan'ın kuruluşunun 100. yılı ve Azerbaycan milli basın bayramı nedeni ile Anadolu Yayıncılar Derneği'nin organize ettiği Medya Kurultayına katıldık. Her iki ülkenin Kültür Bakanlığı'nın destek verdiği kurultayda hem medyayı hem de 15 Temmuz'u konuştuk.
 
Türkiye'den 40 basın mensubunun iştirak ettiği kurultayın panelistlerinden bir olarak Anadolu'da 15 Temmuz'u anlatıma fırsatı buldum.
 
Her yönü ile faydalı bir kurultay olduğunu söyleyebilirim. Biz onlara 15 Temmuz'u ve darbeye karşı duran medyayı anlattık. Onlar ise bize Azerbaycan'ı…
 
Rahmetli Haydar Aliyev ne güzel söylemiş. "İki devlet bir milletiz”... Onca ülke gezen biri olarak söylemeliyim ki, Azerbaycan'da kendi ülkemde gibi hissettim. İlk defa Azerbaycan'a gitmemin benim için bir eksiklik olduğunu gördüm. Böylece bir eksiğimi de kapatmış oldum.
 
Elbette onların da dilinde zamanla değişimler olmuş. Ancak daha ari bir Türkçe ile muhatap olmak ayrı bir güzellik… 4 günlük programda daha birçok eksiğimizi, yanlışımızı görme fırsatımız oldu.
 
Günlük hayatımızda dil alışkanlığı olarak Azerbaycanlılara Azeri, dillerine ise Azerice deyip geçeriz. Azerbaycanlı kardeşlerimiz bizi hemen uyardılar. "Bize Azeri demeyin”. Tabiî ki önce şaşırdık, sonra hak verdik.
 
Azerbaycanlılar onlara Azeri dememizden çok rahatsız oluyorlar. Haklı gerekçelerini ise şöyle açıklıyorlar:
 
"Azeri diye bir ırk yok. Biz de Türk'üz... İlla ki, bir şey diyecekseniz Azerbaycan Türkü deyiniz. Sovyetler Birliği döneminde aynı milletten olduğumuzu unutturmak için bize Azeri, Özbekistanlılara Özbek, Kazakistanlılara Kazak diyorlardı. Bu bilinçli ve programlı olarak uygulanan bir politikaydı. Şimdi bu yanlışa düşmememiz gerekmektedir. Dilimiz için de Azerice demeyiniz, Azerice bir dil yok. Azerbaycan Türkçesi veya Türkçenin Azerbaycan lehçesi daha uygun olur.”
 
Azerbaycan'ın son yıllarda gelişmişlikte gösterdiği performans bizi gururlandırdı. Bakü, tarih ile modernitenin iç içe yaşandığı bir şehir. Bir taraftan Dubai, Abu Dabi, Singapur'u aratmayan görüntüler, diğer taraftan İçeri Şehir ile tarihini korumayı başaran Bakü. Son yıllardaki restorasyon çalışmaları Bakü'ye farklı bir görünüm kazandırmış. Geniş ve düzenli caddeler, dünyanın çok az yerinde görülebilecek sahil, kordon ve parklar, şık kent mobilyaları ve yeşil doku… Bakü ve Azerbaycan görmeye değer.
 
Azerbaycan'da her şey güzel, her şey yolunda... Ancak onların da bizim de yüreğimizi kanatan tek bir konu var, Dağlık Karabağ. Azerbaycanlılar bu konuda hassaslar. Bizim de hassas olmamızı bekliyorlar. Haklı olarak. Çünkü topraklarının yüzde 20'isine tekabül eden bir coğrafya Ermenistan işgali altında. Onlara, bu konuda en az kendileri kadar hassas olduğumuzu söyledik. Bunun kardeşliğimizin gereği olduğunu ilettik. İslam topraklarının kâfir Ermenistan işgali altında olmasının kabul edilemeyeceğini aktardık. Ve Türkiye'de 81 milyonun da aynı fikirde olduğunu hatırlattık.
 
Evet, bu konu hassas ve önemli.  Ermeniler burayı tüm dünyanın gözleri önünde işgal etti. Sınırda gün geçmiyor ki, çatışmalar olmasın. Biz nasıl güney sınırımızda şehit veriyorsak, Azerbaycanlılar da Karabağ'da şehit veriyorlar. Karabağ'ı dünya gündeminde hep canlı tutmak gerekmektedir. Biz medya mensuplarına düşen en önemli görev budur.
 
Türkiye-Azerbaycan ilişkileri son yıllarda altın çağını yaşıyor. Başkan Erdoğan, seçilir seçilmez ilk ziyaretini Azerbaycan'a yaptı. Tabii ki buna çok memnun olmuşlar. İlişkilerin daha da gelişeceğinden kimsenin şüphesi yok. Darısı diğer kardeş ülkelerin başına.
 
Azerbaycan'a Türkiye'den ciddi yatırımcılar gidiyor. Türkiye menşeli Azer-sun Holding'in ülkede yaptığı yatırımları görünce bir kez daha gururlandık. 1 milyar dolar gibi büyük bir bütçe ile inşa edilmekte olan Dream Land, dünyanın gözde yatırımlarından birisi. Bittiğinde 10 bin kişinin yaşayacağı, binlerce ekişinin çalışacağı bu dev kompleks, golf alanları, spor sahaları, havuzlar, restoranlar, villalar ve özel yaşam alanlarından oluşuyor. Birinci etabı tamamlanan kompleks, daha şimdiden dünya zenginlerinin uğrak yerlerinden birisi haline gelmiş.
 
Azerbaycan, son yıllarda turizm sektörüne büyük yatırımlar yapmış. Türkler ve Ruslar Azerbaycan'a sıklıkla gidip geliyor. Bu yıl asıl patlamayı Arap turistlerde yapmışlar. Bakü'de adım başı Arap turiste rastlamak mümkün. Şahsen, turizm alanında ilişkilerin daha da geliştirilmesi gerektiğine inanıyorum. Yurt dışında dil ve mutfak sorunu biz Türklerin en önemli sorunu. Azerbaycan'da ne dil sorunu var, ne de mutfak. Yani hem sohbete hem de yemeğe doyuyorsunuz. Sohbet lehçe farklılığından dolayı bir hayli eğlenceli de oluyor. Uçak alçalırken başlıyor eğlence. Onlar "uçak düşüyor” diyor, biz "uçak iniyor” anlıyoruz. Tabi onların dilinde düşmenin inmek olduğunu bilmiyorsanız, işiniz zor…  Özetle, Azerbaycan'a seyahat bir hayli keyifli. Biz daha çok gitmeli, onlar daha çok gelmeli.
 
İçeri Şehir, Bakü'de mutlaka görülmesi gereken bir yer. Muhteşem kalesi, ülkenin ve Bakü'nün sembolü Kız Kalesi, asırlara meydan okuyan Şirvanşahlar Sarayı, 17 cami ve mescit, müzeler, sanat merkezleri, taş döşemeli cadde ve sokaklar ile İçeri Şehir misafirlerini asırlar öncesinde bir yolculuğa çıkarıyor. Tabii ki şehitliği unutmamak gerekir. Azerbaycan müdafaası için yüz yıl önce gidip şehit olan askerlerimiz ile Azerbaycanlı şehitler koyun koyuna yatıyor. Diyanet Vakfı'nın, aziz şehitlerimiz hatırası için buraya inşa etiği cami da gururumuzu okşadı.
 
Azerbaycan ile ilgili anlatılacaklar bu köşeye sığmayacak kadar fazla. Ancak daha fazlasını orada görün diye, kısa kesiyorum. "Orada bir ülke var uzakta, gitmesek de varmasak da o ülke bizim ülkemiz.”

 


Yazarın Diğer Yazıları