YA SURİYE OLACAĞIZ, YA DA...

İslam alemi üzerinde yeni bir oyun oynanıyor. 200 yıldan buyana hiç durmadılar ki… Oyunun senarist ve yönetmenleri aynı. Sadece sahne ve aktörler farklı. Aynı Türk dizileri gibi. Amaç Müslümanları bölüp parçalamak.

Birinci Cihan harbinde İslam Devleti Osmanlı’nın üzerine çökenler, İmparatorluk topraklarından onlarca devlet üretti. Şimdi onunla de yetinmiyorlar. Nerede azıcık güçlenen bir devlet bulsalar hemen tepesine biniyorlar.

Kısa bir tarih yolculuğuna çıkalım, bakalım neler göreceğiz. Fazla değil. 40 yıl yeter. Afganistan’ı ne hale getirdiler. Sizi SSCB’nin işgalinden kurtaracağız diye girdikleri Afganistan’dan 30 yıl çıkmadılar. “Siz aşiret topluluklarısınız, bu işten anlamazsınız, size demokrasi getireceğiz, huzur ve refah getireceğiz” dediler yıllarca. Neyi getirdikleri belli. İç savaş, fakirlik, perişanlık…

Sonra Saddam’a Kuveyt’i işgal ettirdiler. 1991’de. Ardından dünya kamuoyuna dönüp, Saddam’ı işgalci gösterdiler. Önce ABD öncülüğünde 1. operasyon. Sonra 9 yıllık ambargo dönemi. İsteselerdi, Saddam’ı 1. operasyonda yok edebilirlerdi. Ancak Irak toplumunun mezhep çatışmalarına, aşiret kavgalarına, küçük hesap çatışmalarına yoğun bir şekilde girebilmesi için zamana ihtiyaç vardı. Yoksa Saddam’ı yok edip, yerine kendilerine bağlı birini Irak’ın başına getirirlerdi. Ama yapmadılar. Nefret tohumlarının yeşermesi için belirli bir zamanın geçmesi lazımdı. Sonra 2000’de 2. Irak operasyonu… Ve ardından genel anlamıyla üçe bölünmüş bir Irak. Şiiler, Sünniler ve Kürtler. Yine isteselerdi aynı zaman dilimi içerisinde üçe bölünmüşlüğü tamamlayıp, Kuzey’de bir Kürt Devleti, Güney’de bir Şii Irak Devleti ve Batı’da bir Sünni Irak devleti kurabilirlerdi. Ancak kurmadılar.

Kurmadılar. Kurmazlar.

Neden? Çünkü bu üç ayrılıkçı unsur aynı zamanda tüm Ortadoğu’nun bam teli. Daha o tele dokunmaları gerekiyordu.

Kürtler’i“tam devlet kurma zamanınız” diyerek kandırdılar. Asıl emellerine ulaşmak için kullanabilecekleri en organize güç Kürtlerdi. Kürtler ve diğerleri ellerine tutuşturulan elma şekerleriyle meşgulken, Kutsal Yahudi-Hristiyan İmparatorluğunun hayalleriyle sarhoş oldular. Hani şu Erbakan Hoca’nın bebeklikten buyana hafızalarımıza kazıdığı “Nil’den Fırat’a Arz-ı Mevud hayalleri… Siyonizm. (Bir başka yazıda İnşallah Hıristiyanların bu işte ne kazançları olduğunu yazacağım)

Ortadoğu’da filizlenen nefret tohumlarından birbirini kıracak gençlerin oluşmasını bekleyedururken, Kuzey Afrika’da bir başka oyunun fragmanlarını yayınlanmaya başladılar Kuzey Afrika’da zemherinin adını bahar koydular. Birbiri ardına devirdiler Akdeniz’in güneyindeki eski sömürgelerini. Tunus, Libya, Mısır. Kendi yağlarıyla kavrulan bu ülkelerin fakir ama mutlu halklarından, birbirine düşman caniler yetiştirdiler.

Sonra oyunun en büyük perdesini oynamaya sıra geldi. Perde “Suriye” yazısıyla başladı. Herkes, Kuzey Afrika’daki gibi “birkaç ay içerisinde Esad gidecek, Suriye bir zalimden kurtulacak diye düşünürken” durumun öyle olmadığı kısa süre sonra anlaşıldı. Amaç ne Esad, ne Suriye idi. Amaç İslam Dünyası’nın en büyük temsilcisi, istikbali en parlak tek devleti Türkiye idi.

Şimdi Anadolu’da bin yıldan buyana kardeş kardeş yaşamış, aynı kıbleye yönelen, Aynı peygambere inanan, birbirinden kız almış-kız vermiş akraba topluluklarını birbirine düşman ederek asıl hedeflerine bir adım daha yaklaşmak istiyorlar.

Şimdi bu toprakların akraba toplulukları iyi düşünsünler. Ya Malazgirt’te, İstanbul’un Fethinde, Çanakkale’de olduğu gibi bir ve bütün olup, ezeli ve ebedi düşmanlarına karşı duracaklar, ya da…

Evet ya da… Allah esirgesin Türkiye, Afganistan olacak, Irak olacak, Suriye olacak.

Türkler, Kürtler, Araplar, Çerkezler, Boşnaklar… Ey bu toprakların Müslüman halkları! Bırakın birbirinizle çekişmeyi bakın  bu tür durumlar için Allah mukaddes kitabımızda ne diyor?

 “Allah'a ve Resulüne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüzdevletiniz  elden gider.” (Enfal 46).


Yazarın Diğer Yazıları