FAİZSİZ KATILIM BANKACILIĞI (1)

Faizsiz Katılım Bankacılığı konusunda önüne gelen köşe müftülüğü yapmakta kendince faizle birebir bağlantısı olan bankalarla çok rahat iş yapanlar, konu katılım bankacılığına geldiğinde onların yaptığı da faizdir diyerek bir nevi kendilerini aklamaya çalışmaktadırlar. Konuyu biraz derinleştirip anlamaya çalışalım.

Malumunuz son yüz yıllık bir süre içinde klasik bankalar İslam dünyasına girerek faaliyetlerini yaygınlaştırmışlardır. Ortaya çıkan somut uygulama sonrası İslam âlimleri, halkın ihtiyaçlarına cevap verebilmek ve aynı zamanda alternatifini oluşturmak düşüncesiyle konuyu enine boyuna değerlendirmişlerdir. Faizle iş yapan bankalarla Müslümanların zaruret dışında herhangi bir muamele yapmalarının haram olduğu hususunda ittifak etmişlerdir.

İslam âlimlerinin genel olarak bahsettiğim kanaate sahip olmaları sonucu ilk faizsiz bankacılık; Mısır'ın bir bölgesinde 1963-1966 yıllarında Prof. Dr. Neccâr'ın kurup denediği ilk alternatif olmuştur. Daha sonra 1974 yılında Cidde'de kurulup 1975 yılında faaliyete geçen ve halen faaliyetini devam ettiren İslam kalkınma Bankası; yaşayan faizsiz bankaların temelini teşkil etmiştir. Ülkemizde de 1983 yılında Özel Finans Kuruluşu olarak başlamış 2005 yılında bankacılık kanununda değişiklik yapılarak Katılım Bankası ismini alarak faaliyetlerine devam etmiş ve halende devam etmektedir.

İslam bankalarının kuruluş amaçlarından birinin ve en önemli özelliğinin inanan bir Müslüman'ın elde ettiği maddi imkanlarını Allah (c.c.)'ın rızasını kazanma arzusudur. Katılım bankaları genel olarak Müşâreke (sermayede ortak yatırım ve teşebbüs) yerine Murabâha (peşin alıp vâde farkı ile satma) konusunda ticaret yapmaktadırlar.

Aslında her önüne gelenin katılım bankalarının yaptığının da diğer bankaların yaptığından farkı yok diyerek çok yanlış bir değerlendirme yapıp hatta daha tehlikelisi helal olan bir hususu haram noktasına taşıyıp çok büyük vebalin içine girmektedirler. Faiz ile iş yapılan banka ile katılım bankası arasında hangi temel farklar vardır. Kısaca açıklayalım: herhangi bir faiz ile iş yapan bankaya bir kişi gidip para yatırsa hemen o günkü faiz rakamları hesaplanır aylık yıllık yüzde kaç faiz alacağı belirtilir. Kişi katılım bankasına parasını götürüp yatırırsa gelecekte ne kadar kâr-zarar edeceği belli olmadığı için geçmiş ay ve yılların kâr-zarar oranı bildirilir.Para, kâr ve zarar ortaklığı için yatırılır. Bu durum çok temel bir husustur. Biri direk faiz, diğeri ise ticari bir faaliyet girişimidir. Buna karşı çıkanlar İslam'ın bu konudaki çözümünü üretmek zorundadırlar. Her şeye yasak diyerek dünya ticaretini başka inanç gruplarına bırakarak Müslümanların ekonomik anlamda zayıf bırakılmalarına kimsenin hakkı yoktur.

Ayrıca faiz ile iş yapan bankadan kredi çekildiğin de o günkü faiz hemen hesaplanır ve ödeme planı çıkarılır. Halbuki katılım bankacılığına gidenler kredi çekemezler. Ancak ne almak istiyorlarsa diyelim ki, ev, otomobil, demir v.b. ihtiyaç olan malzemeler katılım bankacılı tarafından peşin alınarak vâdeli bir şekilde isteyen kişiye satılmaktadır. Burada cin değişikliği olduğu için faiz olmamaktadır. Aynı cins malların ister peşin, isterse vâdeli olsun her türlü fazlalığı faizdir. Cins değişikliğinde ise caiz ve helal olup faiz değildir.

Katılım bankalarını eleştirenler, genel olarak faiz ile iş yaptıkları bankalardan aldıklarına karşılık yaptıkları ödemelerinin, katılım bankalarından alınanlara yapılan dan daha az olduğu gerekçesiyle faizi savunmaktadırlar. Bazı itiraz edenlerinde rakamların birbirine yakın olmasından hareketle aslında aynı olduğunu iddia etmektedirler. Halbuki ekonomik anlamda aynı topluma satış yapanların fiyatlarının arasında anormal rakamlar olursa o durumda kimse almaz. Bunu bir örmek ile açıklayalım: Diyelim ki bir kişi faizle iş yapan bankadan 100.000TL kredi çekerek 130.000TL ödemiş olsun. Katılım bankası da 100.000TL'ye peşin aldığı otomobili 135.000TL gibi rakamlara verdiği, vermekte olduğu belirtilmektedir. Bu örnekteki otomobili 250.000TL derse tabiî ki haklı olarak gabn-ı fahiş olduğundan kimse almaz ve alamaz. Yani sonuç bölümündeki bil malın fiyatının birbirlerine yakın olması onun haram olduğunu göstermez.

Bankaları devreye koymadan farklı bir örnek vermek istiyorum: En basitinden tanıdığınız bir kişiden piyasada fiyatı değeri 5TL olan markasını ifade ettiğiniz cam bardağı 15-20TL'ye alırmısınız? Elbette almazsınız. Müslüman öncelikli olarak haramdan uzak durur ve yemez. Yani bir işte faiz varsa uzak durur ve durmalıdır. Şunu da belirteyim; aslında imkanınız varsa hiç birine bulaşmadan israfa girmeden tasarruf ederek ihtiyaçlarımızı karşılamalıyız. Ancak imkanımız yoksa faize gitmeden katılım bankacılığı ile işlerimizi çözüme kavuşturmamızda mümkündür. (Devam edecek...)


Yazarın Diğer Yazıları