Kaldırımlar

Kaldırımlar deyince, “kaldırımlar” şiirini ve o şiirde “Ne kaldırımlar kadar seni anlayan olur, Ne senin anladığın kadar, kaldırımları...”diyen üstad Necip Fazıl Kısakürek’i hatırlamamak olmazdı.
Yaya yolu olarakta isimlendirilen kaldırımlar, sokak ve caddelerde yayaların rahat ve güvenli hareket etmeleri için ayrılmış özel bir yoldur. İnsanların güvenliği için bu yollar araç yollarından daha yüksek bir şekilde inşa edilir.

Kaldırımlar sadece insanların bir yerlere güvenli şekilde gitmelerini sağlayan gereç değil, insanlar için en sosyal mekandır. Kaldırımda adımlarken sohbet eden insanlar, spor yapanlar, tanıdık tanımadık karşılaştıklarıyla selamlaşanlar, acele ile bir yerlere yetişmeye çalışanlar, kaldırım kenarına oturmuş konuşan çocuklar, kaldırım kenarındaki dükkanının kapısında müşteri bekleyen esnaflar... Tabi ki günümüzde bu bahsetmiş olduğum en sosyal mekan olan kaldırımlar ellerinde telefonlarla yanından kimin geçtiğinin farkında bile olmadan koşuşturan insanlarla dolu...

Her şeyin insana hizmet etmesi gerektiği dünyamızda, insanların başta güvenliği olmak üzere rahat ve konforuna hizmet eder şekilde kaldırımların planlanması ve inşa edilmesi gerektiğine elbette ki kimsenin itirazı olamaz.

Ülkemizde son 10 yıl içerisinde insan hak ve özgürlüklerinin gelişmesi noktasında önemli adımlar atılmıştır. Ancak buna rağmen hala ülkemizde eşyaya insandan daha fazla değer verilmektedir. Mutlak suretle yıkılması gereken bu düşünce hayatın her aşamasında hala hakim konumdadır. Konumuz olan kaldırımlar açısından konuyu değerlendirdiğimizde araçlarımızın güvenli seyretmesi için araç yollarına gösterdiğimiz özeni maalesef yaya yolları olan kaldırımlara göstermiyoruz. Daha acısı kaldırımlara özen gösterilmesi noktasında toplumda oluşmuş bir hassasiyet yoktur.

Toplumumuz kaldırımlardan ciddi oranda şikayet etmemekte, mevcut durumu kabullenmektedir. Toplumsal bir bilinç oluşmadığı için ülkemizin her tarafındaki kaldırımların çoğu aynıdır. Özelde ise Türkiye geneline göre bir değerlendirme yapılırsa Konya il merkezimiz iyi durumdadır. Toplumsal bir algı ve bilinçlenme ile bu hatalar düzeltilebilir, amacına uygun bir hale getirilebilir.

Peki nedir sorun?

Kanıksadığımız için belki farkında değiliz ama dikkat ettiğimiz zaman gördüğümüz üzere insanların güvenli, tehlikesiz, rahat, huzurlu ve konforlu yürüyebileceği kaldırımlar işgal altındadır. Kaldırımın ortasına ağaç dikilerek işgal edilmiştir, elektrik direği dikilerek işgal edilmiştir, telefon, doğalgaz kutuları konularak işgal edilmiştir, altyapı yükseltileri bırakılarak işgal edilmiştir, araç park edilerek işgal edilmiştir, motor-bisiklet bırakılarak işgal edilmiştir, trafik levhaları dikilerek işgal edilmiştir ya da dükkanların malzemelerini kaldırıma koymaları ile işgal edilmiştir.nbsp; Bu tür bir kaldırımda (ki kaldırımlarımızın çoğu bu haldedir) ne kadar huzurlu ve güvenli yürünebilineceğini taktirlerinize bırakıyorum, Ayrıca normal insanların bile yürüyemediği bu kaldırımlarda engellilerin durumunu düşünmek daha acı…x

Kaldırımların ebatı, şekli, yönü vb. zamanla şartlar gereği değişmesi sonucu özellikle kaldırım içinde kalan ağaçlar, insanlara faydasından çok zararı oluyorsa orada kalması için ısrar etmemek gerekli, başka yere taşınmalı ya da kaldırımın yeri, şekli değiştirilmelidir.

Her şeyin insana hizmet etmesi gerekir ancak bizim aracımız bizden daha kıymetli. Öncelikle bu anlayış değişmeli. Kaldırımlar ağaç, levha, direk ve kutu ihlalinden kurtarılmalıdır. Yerel yönetimler planlamalarını buna göre yapmalı, kurum ve kuruluşlarla koordinasyon içerisinde imalat aşamasında denetimle kaldırımlar temiz hale getirilmelidir. Bunlar yapıldıktan sonrada çok sıkı bir denetim uygulanmalıdır. Bu denetimle bugün sıradan ve normal vaka gibi bilinen kaldırımlara araç park edilmesinin önüne geçilmelidir.

Mimar Taha ÖZER


Yazarın Diğer Yazıları