ACI

Acı; insanoğlunun kaderinde kaçınılmaz bir son olarak bir şekilde yaşanılan haldir. Zaten acı çekmeyen insan, hayatın ve yaşamanın kıymetini bilmez. Acılar, hayatı tanımanın en gerçekçi yoludur. Hayat hiçbir zaman insanların dilediği gibi gerçekleşmez. Ancak Allah tarafından insana verilmiş irade-i cüziyesi doğrultusunda hareket eder ve ancak o kadar kendi hayatını yönlendirebilir.

Ne hastalanmayı, ne herhangi bir problem yaşamayı hiç kimse istemez ama yine de istenmeyen haller insanın başına gelir. Çünkü ızdırap ve zevk, tıpkı karanlık ve aydınlık gibi birbirini takip eder. Kaldı ki ikinci bir nefesi alacağımıza emin olmadığımız bir dünyada yaşıyoruz. Kimse iddia edemez ki “ben kaderimi de, hayatımı da dilediğim gibi yönlendirebilirim” diye...

İrade-i külliye yani Allah'ın inisiyatifinde her an gözlenir ve yaptıklarımızdan sınava tabi tutuluruz. Bunun sonucu olarak da, insanlık vasfının bir gereksinimi olan iyilik-kötülük, güzellik ve çirkinlik kavramlarını da beraberinde yaşatırız.

Herhangi bir acıyı unutmanın çaresi, çalışma ve faaliyettir. Sabır ve tahammüldür. Tüm acıların sonucunda İsyana düşmemektir. Sıkıntı ve bunalımın ilacı, bazen de kendimizi Allah'a adamışlarla sohbettir. Ya da acıyı tadanların tecrübesine inanıp, aynı akıbete düşmemektir.

Acı, psikolojik olarak bilinen rahatsızlıklar, çeşitli nedenlerle kişinin düşüncesinde, ruh halinde ya da davranışlarında sorun olması halidir. Ruh sağlığı ile Ruh hastalığı arasındaki fark nedir? Bazen cevap açıktır, bazen ise değil...

Topluluk içinde konuşamıyorsanız, bu durum bir hastalığınız olduğunu mu gösterir, yoksa sadece aşırı heyecanı mı? Üzgün ve umutsuz hissediyorsanız, bu sadece kısa süreli bir bunalıma mı işarettir yoksa ilaç almanızı gerektirebilecek bir depresyona mı? Bir şekilde insanoğlu acı denilen kavramı içinde hissediyor ama soyut bir ifade çerçevesinde izah yoluna gidiyor, fakat kendisini tam olarak tanımlayamıyor.

Şüphesiz sonsuza kadar devam edecek ve ebediyen payidar olacak olan Allah'ın dini ve dininin ulaştırdığı güzellikler, faziletler ve olgunlukları; bizleri sorumsuz hal ve hareketlerden uzak tutmak içindir. Kaldı ki bu yüce dinin payidar olması için “inancım var” diyen herkesin mal ve canıyla gayret göstermesi Allah'ın farz-ı ayn olarak emridir.

İnsanların birçoğu ne yazık ki, taşlardan, leşlerden medet umar hale gelmişlerdir. Tevhit akidesinin gözlerden kaçırılmaya çalışılması, yapılan menfi propagandalar, güzelin ve doğrunun önüne set olmuştur. Asıl acı da burada başlıyor ya… Her zaman önce çalışıp sonra da Allah'ın takdirine boyun eğmek zorunda olduğumuzu bilmezsek, sonumuz hüsrandır vesselam.

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları