ARKASI YARINLARDA BIRAKTIK DÜNÜ -3

İlk ders 1 saat sürer, sonra on dakika teneffüs olur, ardından da 40 dakikalık ikinci ders yapılır ve bahçede hep bir ağızdan İstiklal Marşı okunduktan sonra bir buçuk günlük hafta sonu tatiline girilirmiş.
Bu uygulama 1974-75 öğretim yılından itibaren kaldırılıp, Cumartesi günü tam gün tatil kabul edilmiş. Hayri amca o yıllarda çok küçükmüş.
Bizim şimdilerde pop, rock, arabesk... gibi dallarda şöhret olan kişileri idol yapmak o yıllarda farklı bir modayı beraberinde getirmiş. Gençlerde "HİPPY" adı verilen bir tip özentisi varmış.
70'lerde uzakdoğu orijinli dünya gezilerine çıkmaya başlayan ve Hindistan, Nepal, Katmandu gibi Budizm ağırlıklı yerlere ulaşmak için rotalarını genelde Türkiye'ye çeviren "hippiler"miş.
Bunlar Vosvos denilen arabaya binen, kendilerine "Barış elçisi", "Çiçek çocukları" adını veren Amerika'nın, Avrupa'nın işsiz ayak takıymış. Mekân olarak Sultanahmet'i seçmişler. İstanbullular bu turistlere "Bitli Turist" demişler.
Sultanahmet'in adı da uzun yıllar "Bitli Sultanahmet" olarak kalmış. 1980'lerde ise hippy dalgası bitmiş ama izleri hala gitmemiş anlaşılan. Onlardan kalan pislikleri temizlemek hiçte kolay olmamış.
Kastım yalnızca görüntüden değil tabi. Köşe başlan ya da bir kenara iliştirilen çöpler, koku saçan yığınlar...
Sokak aralarında çöp kamyonlarının geçmediği günlerde dolaşan tahta el arabalı çöpçüler olur ve bunlar, düşük bir ücret karşılığında evlere ara toplama hizmeti vermektelermiş.
Çöpü fazla biriken ev kadınları, küçük bir bahşişle birlikte çöplerini belediyede kadrolu olan, resmi kasketli, kahverengi elbiseli bu temizlik görevlisine verirdi.
El arabasının mümkün olduğunca fazla atık toplayabilmesi için çöpçüler, arabanın haznesinin yanlarına, birbiri üzerine bindirilmiş teneke levhalar, kalın kartonlar ve mukavvalar sokuşturarak, haznenin kapasitesini olabildiğince yükseltirlermiş.
Ayrıca ellerindeki kalın çalı süpürgeleriyle, göstermelik olarak kaldırım kenarlarını da süpürüyorlarmış. Tam bu sırada telefonu çaldı Hayri amcanın...
Arayan eşi Makbule imiş… Merak etmiş. Eee tabi merak e normal. Azıcık da eşi ile muhabbet ı Kim bilir? Hayri amcanın belki nasıl kendine âşık olduğunu, bilmem kaçıncı baharında yeniden dinlemek isteyecektir Makbule teyze.
Bu arada kestanelerde kapkara olmuş... Birkaçının da gözleri uykuya kapanmış... Şunu anladım ki hatıralar geride bıraktıkları ile yaşıyor.
Ardına bakan gözler gelenide gideni de şimdi bizlere aratıyor. Biz sadece genciz ama onlar tam bir gençlikmiş. Bizlerse neleri kaçırmışız diyorum.
Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları