AĞLAMAYAN ÇOCUĞA…

Hakkını aramayanlara ve bunun için, bir girişimde bulunmayanlara hakları verilmediği zaman, birileri çıkar ona “Ağlamayan çocuğa meme vermezler” diyerek çıkışır. Haklıdır da, çünkü haksızlığı her kabul ediş, daha büyüğünü doğuruyor.

Haksızlıklara baş kaldırmayanlar, onlardan gelecek her kötülüğe katlanmasını da bilmek zorundadırlar. Sonra da kalkıp “benim nasıl bir yazgım varmış böyle Allah'ım” diyerek isyan etmeye kimsenin hakkı yoktur.

Pek tabi ki adil olmak insanlık gereğidir. Kayserin hakkını Kaysere, Allah'ın hakkını Allah'a ver. Ya da başka bir deyimle «Sezar'ın hakkını Sezar'a ver» demek daha doğru olur. Kaldı ki, adalet ölçüsü ve gayesi içinde söyleniyor olsa bile mukayese yine de yanlıştır.

Zira Allah hiç kimseyle alışveriş yapmaz, kimseden hakkını talep etmez. Bir kulun hakkı, sadece alacağı olan kuldan alınır. Kulun, kula hakları mutlak doğar. Kul hakkı, insanlar içindir. Ödenmediği takdirde, en büyük vebaldir. Mümkünse hayatta iken kulların helalleşmesi daha doğrudur.

Annesinin sütüyle beslenen bir bebek, acıktığı zaman ağlar. Konuşamadığı için, isteklerini ağlamakla belli eder. Ağlaması üzerine, anne, bebeğini emzirir; doyurur. Eğer bebek ağlamasa, süt vermek, emzirmek annenin aklına gelmeyebilirdi. Bunun gibi, büyükler de haklarını almak için seslerini yükseltmek zorundadırlar.

Öğretmenin sorduğu yazılı yoklama sorularına doğru karşılıklar verdiği halde, bir yanlışlık sonucu zayıf not alan bir öğrenciyi düşünelim. Bu öğrenci, öğretmenine durumu anlatmak yerine sessizliği seçerse, yapılan haksızlık unutulup gider.

Öğretmen, o yanlışlığı bilerek yapmadığı için, haksızlığın farkında bile değildir. Haksızlığı düzeltmek, öğrenciye düşer. Sesini yükseltmeyen kimseye hakkını vermezler. Onun için sesinizi duyurmalı, hakkınızı aramalısınız.

Krallıkla ya da diktatörlükle yönetilen bir ülkeyi düşünelim. Temel hak ve özgürlükler kısılmıştır. Yurttaşlar, baskı altındadır. Bu durumdan kurtulmak için, yurttaşların el ele vermesi, dernekler, partiler kurması; seslerini topluca yükseltmeleri gerekir. Eğer bunu yapmazlar, susup kalırlarsa, baskı yönetimi sürüp gidecektir.

Demek ki, hiçbir hak, kendi kendine gelmez. Başka bir deyişle, "hak verilmez, alınır." Almak için de; istenilmesi, gerekirse savaşmanın (mücadele) verilmesi gerekir. Kişi haklı olduğu zamanlarda, uygun bir şekilde hakkını istemesini bilmelidir.

Susmak sorunları çözmez. Bu yüzden insan hakkını aramayı bilmeli, herhangi bir problem olduğunda, bu problemle ilgili sorunları çözmelidir. Haksız sözleri tasdik eden de yalancıdır.  

Selam ve dua ile…
 


Yazarın Diğer Yazıları