AKIL YAŞTA DEĞİL BAŞTADIR

Çoğunlukla yaşlılar akıllı olurlarmış. Bunun ispatı da geçmiş yılların deneyimlerinden anlaşılıyormuş.Bunlar birçok olaya tanık olmuş, onlardan bazı sonuçlar çıkarmış olabilirler. Peki ya yapmadılarsa? Ya yaşadığı olaylardan ders çıkarmadıysa? O zaman bunu farklı yorumlamak gerek…

Tabi ki bütün yaşlılar için bu fikir geçerli değildir. Öyle yaşlılar vardır ki, gördüklerinden bir ders almamıştır. Yıllar boşu boşuna geçmiştir. Demek oluyor ki, yaşlılık akıllı olmakta bir ölçü olmuyor.
Bakıyorsunuz, çok genç olanlar, nice yaşlılara taş çıkartacak kadar üstünlük gösteriyorlar.

Örneğin; yaşlı bir hekim bir hastayı tedavi etmekte güçlük çekerken, genç bir hekim kolaylıkla hastayı iyileştirebilir. Genç hekim, yeni bilgilere sahiptir. Kendisini çok iyi yetiştirmiştir. Aklın yaşı yoktur. Bazen genç bir insan, yaşlı bir insandan daha makul, olgun düşünebilir, mantıklı kararlar verebilir.

İnsan kendi tutumunu, davranışını başkalarınınkinden daha üstün görür. Herhangi bir konuda onun düşündüğüne benzemeyen başka düşünceler ileri sürülse, kendi düşüncesini yeğler. Öyle ki bütün insanların akılları ortaya konulup da "her kişi bir akıl seçsin, kendisine akıl edinin" denilse herkes şimdiki aklını seçip alır.

İnsan her zaman kendi yaptığının en doğru, en güzel olduğuna inanır. Kendi düşüncelerine uymayan düşüncelerle karşılaştığında tepki gösterir. Eleştirilere razı olmaz. Düşündüğü ve uyguladığı yanlış bile olsa, kendi yaptıklarını savunur. Çünkü kendi aklının en üstün olduğunu zanneder.

Akılsız kimse, dostu için iyi niyet beslediği hâlde yaptığı işin ne gibi kötü sonuçlar doğuracağını düşünemez. Böylece dostuna bilmeyerek kötülük edebilir. Daha az düşünen ama çabuk karar veren kimse, çok düşünüp de karar veremeyen kimseden daha iyi iş görür. Yapılması öncelik isteyen işleri, öne almalı ve onları hemen yapmalıdır.

İnsanlar akıllarına gelen her şeyi söylememeli, daima düşünerek yerinde konuşmalıdır. Bazen aklına geldiği gibi konuşmak zarar verebilir. Bu nedenle hangi durumda olursa olsun, düşünce süzgecinden geçirilmiş sözler kullanılmalı, gerektiği zaman gerektiği kadar konuşulmalıdır.

Tedbirli kişi, istediği şeyi elde etmek için sağlam yol arar. Bunun için de sonucu almakta gecikir. Atak kişi ise tehlikeyi göze alarak işe girişir ve çabuk sonuç alır. Karar vermek için önce cesaret gerekir, sonra da plan... Ardından hemen eyleme geçilmelidir.

İnsan, bir işe girişmeden önce iyice düşünmeli. Aklın süzgecinden geçirmeli. Başka bir deyişle iki ölçüp bir biçmeli. Örneğin pazara bazı eşyalar almak için çıkan birini düşünelim. Alacaklarını önceden tespit etmez, bir yere yazmazsa, pazardan ne alacağını unutur. Eve döndüğünde aklı başına gelir. Yenide pazarın yolunu tutar.

Düşünmeden, plansızca yapılan işler zarar verebilir, sonuca ulaşmaz ya da yarım kalır. O işi bitirebilmek için uğraşmak boşuna zaman harcamak olur. Düşüncesizce hareket eden kişiler kendilerine olduğu gibi başkalarına da zarar verebilirler.

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları