AKLIMIZDA BULUNSUN -23

“İş insanın aynasıdır“ demişler. Bizde aklımızda bulunsun diye, belki hatırlarız diye, belki de farkında bile değilizdir diye hatırlatalım istedik. Umarım ukalalık etmiş olmayız. Haddimize değil ama biz insanlar her şeyi çabuk unutuyoruz ya, o nedenle yani...

Bir kimsenin nasıl bir kişi olduğunu anlamak isterseniz şöyle bir yaptığı işlere bakınız. Bu işlerin niteliği, o kişinin yeteneğini, huyunu, tutumunu belli eder. Kendisini ele verir. Özellikle haylaz kişiler, işi savsaklar ve geciktirir.

Hani bir akildir gidiyor ya, ağzı olan konuşuyor. Belki bu akil tanımlaması, gerçek akil insanların yanında yanlış oldu ama sonucu görmekten başka yol yok… Nasılsa iş, olacağına varır. Çünkü her işin, her durumun belli kuralları vardır.

Bu yüzden elimizde olmadan ters şekilde giden durumlar için üzülmemeliyiz. Çünkü ne olursa olsun sonuç değişmeyecek ve kendi kuralları içinde son bulacaktır. Eğer olayları değiştirmek için ne kadar uğraşırsak uğraşalım sonuçta hayal kırıklığına bile uğrayabiliriz. Akil insanlar da uğrayabilir.

Bir iş, şartlar neyi gerektiriyorsa o yönde gelişir, ne olacaksa o olur. Sen onun yürüyüşünü değiştiremezsin. Bundan dolayı şu ya da bu biçimde yürümemekte olmasına boş yere üzülme. Almamız gereken tedbirler elbette olmalı…

İnsanların geçimlerini sağlayacak belli bir işleri olmalıdır. İşi olmayan, geliri olmayan kişiler başkalarına muhtaç duruma gelirler. Bu duruma düşmemek için, aç kalmamak için çok çalışmak ve çalışılan işe sahip çıkmak gerekir.

Derler ki: “İşin yoksa şahit ol, paran çoksa kefil ol” Bana kalırsa yol yakınken ikisini de olma! Gaye; olmak ya da olmamaksa bir şey diyemem, sen bilirsin! Tanık, ikide birde mahkemeye çağrılır, işini, gücünü bırakıp gider.

Kefil de, asıl borçlunun borcunu ödememesi dolayısıyla bu parayı ödemek zorunda kalır. Onun için tanıklık, boş oturan kimselerin, kefillik, parası çok olan kimselerin işidir? İkisinden de uzak kal.  
Birisine kefil ya da şahit olmak belli bir sorumluluk ister.

Eğer kişi başını derde sokmak istemiyorsa, kendisine sorun olacak işler yapmamalı, bu gibi durumlardan sakınmalıdır. Mecburiyetler veya mesuliyet duyguları bu ifadelerin dışında kalsın.
İşini yahut mesuliyetini küçümsemiyorsa o kişi verimlidir. Yaptığı işten iyi sonuçlar alır.

Tersinden bakarsak; bir marangoz düşünün. İşini sevmiyor. Onu küçümsüyor. Çalışmıyor. Ya da gönülsüz çalışıyor. Kaba saba işler yapıyor. Yaptıkları satılmıyor. Bu marangozluğun sonu açlıktır. Aç adam ne yapar? Boynuna torba takıp dilenir.

Sonuç olarak işini kış tut da yaz çıkarsa bahtına diyelim. Başladığın işin güç yürüyeceğini ya da parlak sonuç vermeyeceğini düşün, kendini ona göre hazırla ki sonunda düş kırıklığına uğramayasın ve işi kolay yürütebilir, ak sonuç alırsan sevinesin. Her ne iş olursa olsun, başında tedbirli olmak gerekir.

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları