AKLIN YOLU BİR -2

Bir önceki “aklın yolu bir” başlıklı yazıma kaldığım yerden devam etmek istiyorum izninizle… Zira insanlar uzun nasihatler yerine bazen küçük bir anekdot veya bir özdeyişten etkilenip hayatını yönlendirebiliyor.
    
Bizler kendi kusurlarımızı örtmek için veya yoksa bile üstünlük gösterisinde bulunabilmek için hep başkalarının hatalarını görür, kusurlarını ararız. Bulduğumuzda da rahatladığımızı düşünürüz. Oysa her açılan kusur, insana huzur vereceği yerde vicdan mahkemesinin yargıçları bizi hiç rahat bırakmaz.

Kusur bulmak yerine, tamir etmenin ve onarmanın yollarını arayın. Ne zaman konuşmanız, ne zaman sessiz kalmanız gerektiğini, bunların hangisinin ne zaman etkili olduğunu bilin. Paranoyak olmayın ama tedbiri de elden bırakmayın.

Başkalarının hayal ve ideallerine saygı gösterin. Ağzınızdan çıkanlara dikkat edin, geriye dönüşü olmayan sözleri etmekten sakının. Toplumca genel Kabul görmüş ve sorgulanmayan kaidelere yeri geldiğinde şüpheyle bakmayı bilin.

Sır vermekte cömert davranmayın. Her zaman kendinize sakladığınız bir sırrınız olsun. Başkalarının dürüst olmadığından şikâyet etmeden önce kendi yalanlarınızı gözden geçirin. Vicdanınız rahat mı? Bunu kendisine sık sık sorun.

İnsanları söyledikleri kadar söylemedikleriyle de değerlendirin. Peşin hükümlerden kaçının. Gerçek sanıların tam tersi olabilir. Öfkeli zamanlarınızda karar almaktan ve uygulamaya koymaktan kaçının.

Eşref saatinizi bilin. Hangi durumlarda motivasyonunuzun azaldığını ve veriminizin düştüğünü bilin
ve bu doğrultuda bir çalışma planı hazırlayın. Doğru şartların oluşmasını beklemek yerine doğru şartları meydana getirin.

Üzülmek konusunda da sevilmek konusunda da acele etmeyin. Evet derken de hayır derken de iyi düşünün. Haksızlığa tepki göstermekten çekinmeyin. Unutmayın ki, bugün başkasının kapısını çalan adaletsiz bir el yarın sizinkine de dayanabilir.

Hatanızı bilin, hatalarınızı bir öğretmen ve tecrübe kaynağı yapın. Başarısızlığınızın bahanelerini değil sebeplerini bulun. Bahaneler başarısızlığı haklı çıkarmaktan ve sizi çaresiz bırakmaktan başka bir işe yaramaz.

Her rüzgâra göre nasıl dümen kıracağınızı bilin. Ne emreden olun ne de kendisine emredilen... Bir şeyi kaybederken aslında birçok şeyi kazanmış olabileceğinizi unutmayın. Hatırladığınızda canınızı yakan şeyleri unutun gitsin.

Cesarete ve ümide ihtiyaç duyduğunuz zamanlarda, cesaretlendirecek ve ümitlendirecek birini bulun. Hani “bana ilaç gibi geldin” deriz ya, böyleleri her zaman bulunur merak etmeyin! Yeter ki siz, doğru kişiyi bulun.

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları