ALMA MAZLUMUN AHINI

Zulüm, Arapça bir kelimedir. Hak yemek, eziyet, işkence ve baskı kullanmak, adaletsizlik yapmak, haddi aşmak söz ve fiilde aşırı gitmek, herhangi bir şeyi kendi yerinden başka bir yere koymak bile zulümdür. Kelime olarak zulüm, azgınlık, gaddarlık, karanlık, azap ve eza ile eş anlamlıdır. Bu konu da o kadar çok yaşanmış ve tecrübe edilmiş atasözleri vardır ki, hepsi de kayda değerdir. İşte bunlardan bir çok örnekler:

* Âciz kimsenin beline kuvvetli yumruğunu vurma. Olur ki, bir gün onun ayağına düşersin.
* Üveye etme özünde bulursun, geline etme kızında bulursun-
* Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste.
* Alma mazlumun ahım, yuvadan indirir şahini
* Zulüm ile yapılan çabuk yıkılır.
* Etme bulursun, inleye inleye ölürsün.
* Kurda merhamet kuzuya zulümdür.
* Zalimden vefa zehirden şifa olmaz.
* Zulüm ile dünya harap olur.
* Kimsenin âhı yerde kalmaz.
* Zalimin ettiği yanına kalmaz.

Böylesine kötü olan bir şeyin, canlı cansız tüm varlıkların üzerinde denemek ise çok büyük yanlış ve insanlık ayıbıdır. Bazılarının dediği gibi “zulmedeceksin ki yaranasın” ifadesiyle bu yanlışın kapıları aralanır. Zulmün hiçbir mazluma faydası olmayacağı gibi, zulmü işleyeninde kendisine faydası dokunmayacaktır.

Zalimlerin ülkesi de, ahalisi de yok edilmeye mahkûm edilirler. Ancak bir ülkenin ahalisi zulme sapmadan, o ülke ceza görmemektedir. Firavun 'un Ülkesi ve Halkı, Nuh Kavmi, Roma ve Bizans İmparatorluğu, İkinci Dünya Savaşı ile Almanya'nın mahvolması; Allah'ın bir hikmeti olarak görülür. Hâsılı, zulmeden, mazlumun ahından kurtulamıyor. Bunu bir menkıbe ile süsleyelim:

Veheb İbni Selâm (ra) der ki; " Zorbanın bir köşk yapar, etrafına bir sûr çeker. Bu arada yaşlı bir kadın gelerek köşkün yakınına barınabileceği bir küçük kulübe yapar. Bir gün zorba atına binerek gelir, köşkün çevresini gezer. Bu arada yaşlı kadının kulübesi gözüne ilişir: "Bu kimindir" diye sorar...         

Kendisine kulübenin yaşlı ve yoksul bir kadının barınağı olduğu söylenir. Zorbanın emri ile kulübe derhal yıkılır, kadın gelince kulübesinin yıkıldığını görür: "Kulübemi kim yıktı" diye sorar.
Kendisine: "Kral onu görünce yıktırdı" diye cevap verilir. Bunun üzerine kadın başını göğe kaldırarak der ki:"Yâ Rabb'i, ben burada yoktum, peki sen neredeydin?!"         

Bunun üzerine Ulu Allah Cebrail'e içindekiler ile birlikte köşkün altını üstüne getirmesini emreder, Cebrail de aldığı emri derhal yerine getirir. Söylendiğine göre Bermekilerin ileri gelenlerinden biri oğlu ile birlikte zindana atılınca oğul babaya  "Babacığım, onca saltanattan sonra zincire vurulduk, zindana atıldık" der. Babası oğluna "Yavrum, mazlumun bedduası geceleri yürüdü, biz farkında olmadık ama Allah'ın gözünden kaçmadı" der.

Çakıl taşlarını kemale erdiren şey, çekiş darbeleri değil, suyun okşayışıdır. R. Tagor

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları