AR EDEN KÂR ETMEZ

«Ar dünyası değil kâr dünyası.»
«Ar eden kâr etmez.»
Halk arasında öyle sabit fikirli kişiler vardır ki, ne söyleseniz kâr etmez. Edep sınırlarını taşan ve insanı, insan olmaktan uzaklaştıran bu düşünceler, gözle görülür olmasa da sayısı kabarıktır. Oysa kişilik, terbiye dairesinde bir saksı çiçeği gibi yetişir.
Terbiye manasında da kullanılan edebin en genel manası söz ya da davranışların adaba uygun şekilde kontrol altında tutulmasıdır.  Oturmadan kalkmaya gülmeden ağlamaya kadar tüm davranışların yerli yerinde yapılmasına denir edep...
«Erkeklik on ise dokuzu hiledir.»
«Köprüden geçinceye kadar ayıya dayı derler.»
«Köprüyü geçinceye kadar gavura «Hacı baba» demeli.»
«Çayı geçinceye kadar keçiye Abdurrahman Çelebi derler.»
«Gavurun ekmeğini yiyen onun kılıcını sallar.»
«Yap bir hile, al bin akçe.»
«Sırtında yumurta küfesi yok ya, dönüver.»
Bu sözler insanı hilekârlığı gasbetmeye, etrafa zulmetmeye götürür. Verdiği sözde durmamak edep işi değildir. Karakterli insan, hiçbir menfaat için virgül gibi eğilmez, edebiyle ar eder ve kimseye yanlış yapmaz.
Saat gece yarısını çoktan geçmişti. Hızlı adımlarla yürüyor bir şeye canı sıkıldığı nefes alışından belli oluyordu. Biraz duraksadı ve yıllar öncesini hatırladı. O zaman oğlu daha 14 yaşında idi. İyi bir eğitim alması için elinden gelen gayreti göstermesine rağmen oğlunun tavırlarını hiç beğenmiyordu. Hatta bir gün “ oğlum sen adam olmazsın “ demişti.
Çok bilenen bir hikâye vardır. Hatırlatma adına tekrar edelim. Eski zamanlarda bir aile içindeki baba oğul arasında geçer. Yıllar geçmiş oğlu vali olmuş babanın. Nasıl oldu ise oğluna bu haber gece gelmiş o da apar topar babasını huzuruna getirtmiş ve “ Baba bak sen adam olamazsın dedin ama ben vali oldum” demiş.
Yaşlı adam da: “Oğlum vali olmuşsun ama adam olamamışsın, eğer adam olsaydın yaşlı bir adamı gece yarısı rahatsız etmeyecek kadar düşünceli, babanı ayağına getirtmeyecek kadar edepli ve makamın büyüdükçe daha da mütevazı olacak kadar da olgun olurdun” diyerek hışımla kapıyı çarpmış kendine ancak sokağın ortasına gelebilmiş...
Hikayenin hülasası böyle… Oysa baba, ne kadar isterdi hem iyi bir eğitim almış hem de edebiyle herkese örnek olacak bir evlat yetiştirmeyi. “Ne yapalım” dedi “Allah edep versin.”
Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları