AŞK GELİNCE…

İnsan olarak yüreğimizin güzelliği kadar dışımıza yansıyacaktır. Yani hem kendimizin ve hem de başkalarının… Biz başkalarını ne kadar seviyorsak o ölçüde de sevilmeye layık oluruz. Sevgimiz gerçekse bu durum bizi daha huzurlu yapar.

İnanıyorum ki başkalarını sevebilmek büyük bir hüner ister, kabiliyet ister. Yürek ister. Bizi biz yapan bu sevgidir. Onun ışığıdır. Başkalarını aydınlattığımız kadar, başkaları da bizi aydınlatacak ve sevilecek kişi olarak görecektir.

Kendini çok sevdiği halde başkasını sevmeyen aslında kendisini yalanlıyor, sevmiyor demektir. Çevremizdekileri, bütün insanları hatta tabiatın bütün varlıklarını canlı cansız her şeyi sevmek bir insanlık örneği ve görevidir.

Aslında dünya hayatın her çağında yaşanmaya değer, sevilmeye değer güzelliklerle doludur. Mesut olmamız için de lüzumundan fazla sebep vardır. Yunus Emre'nin dediği gibi "Aşk gelince cümle kötülükler gider."

Beldelerden birinde, her beldede bir örneğine rastlanan zengin ama cimri bir adam vardı. Herkesin kendisini cimri diye bilmesinden rahatsız olan adam, bir gün o beldenin bilge kişisine gidip dert yanma ihtiyacı hissetti.

"Niye herkes benden nefret ediyor, anlamıyorum' dedi cimri. "Halbuki öldükten sonra malımın bir kısmını hayır hasenat işlerine bırakacağım diye söz vermiştim. Bunu duymayan da kalmadı."

Bilge kişi, adamın sözleri üzerine bir müddet sessiz kaldı. Sonra: "Sana bir öykü anlatayım"-dedi. "Domuz ile ineğin öyküsünü... Dinler misin?” Diye sordu. O da dinlerim dedi ve Bilge kişi anlatmaya başladı:

"Bir gün, çiftliğin birinde bir domuz komşu ahırdaki ineğe insanların kendisini hiç sevmediğinden dert yanmaya başlamış. 'Senden ise' demiş, 'hep güzel sözlerle bahsediyorlar. Anlıyorum; sen onlara süt veriyorsun.

Ama ben onlara daha da fazlasını veriyorum. İnsanlara etimi veriyorum, derimden ayakkabı yapılıyor. En iyi fırçalarda benim kıllarımdan yapılır. Hâlâ daha beni niye sevmezler, anlamıyorum?' Diyerek ağlamaya başladı.

İnek, üzüntü içindeki domuza bir müddet öylece baktıktan sonra: 'Belki de' dostum dedi, 'sen bütün bunları insanlara ancak öldükten sonra verdiğin halde, ben verdiklerimi hayatta iken verdiğimden daha çok seviliyor, değer buluyorum."

Kıssamız, konumuz çok sade ve net bir örneği, öyle değil mi?

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları