BENİM FELAKETİM KADERİM DEME!

İnsan, hayatını yaşarken birçok olaylar zinciri içerisinde olabilir. Felaketler de, bunun içindedir. Bu felaketler; bazen düşünülmeden yapılan işlerin sonucunda, bazen de istenmeden gelişen olayların arkasından gelebilir.

İstenmeden gelen felaketler; sel, yangın, deprem, erozyon, çığ ve çeşitli kazalar gibi afetler olabilir. Bu afetlere karşı da önlem alınması gerekir. Şayet alınmış önlemi de aşıyorsa yapılacak bir şey yok demektir.

Mesela arabadan fırlayan küçük bir taş parçası insanı öldürüp, felaketine sebep olabilir. Ya da düşüp başını bir yere çarparak ölebilir. Dünyada bunun örnekleriyle çok karşılaşılır. Bir deprem olur tüm önlemlere rağmen bir deprem olur, binlerce canlının felaketi olabilir. Önemli olan, felaketler karşısında ne önlemler alındığı...

Bir de insanın inanç felaketi vardır. Kendisini yaratanına karşı vazifelerini yerine getirmediği zaman, uhrevi akıbeti bir felaket olur. Ki, bu en büyük felakettir. Kişinin bir de çeşitli aile faciaları olur ki bilinçsiz davranışların sonucu felakete sebep olur.

“Benim felaketim kaderim” diyerek kadere isyan etmek büyük yanlıştır. İnsan, kendi hayatı içerisinde bir takım olumsuzluklar yaşayabilir, hayatı altüst olabilir, işleri ters gidebilir. Fakat her fırsatta bu olumsuzlukları her fırsatta kadere dayamak yanlıştır.

Bir kere insan düşünen ve duygusal bir varlıktır. Aklını kullanmadan, düşünmeden hareket edip sonra da suçu başkalarına veya kadere yüklemek, düştüğü badireden bir nevi kaçış olur. Kaldı ki, her zaman kadere suç bulmak için bir muhatap gerekir.

Kader de muhatap kimdir? Yahut kaderi kim tayin eder? Kaderimizin müsebbibi kimdir? Bu sorulara çok çabuk cevap bulmamız mümkündür. Aklımız hiç düşünmeden hemen “Allah” diyecektir. Kaderimizi tayin eden Allah ise, bizim isyanımız o zaman kime olur?

Sanki doğuştan kaderi haşa yanlış ve kasıtlı yazılmış gibi, kişi “Benim felaketim kaderim” diye fütursuz bir cümle sarfeder. Kendi yanlışlarına, hatalarına, davranışlarına ve kişiliğine söz getirmek istemez ya da kendi suçlarını görmezlikten gelir.

Akıl, düşünen insanlar içindir. Tövbe ise nadim olanlar içindir. “Benim felaketim kaderim” gibi isyan içerikli söz edenler ise, büyük bir günah ve isyanın içindedir. Asıl felaket “Benim felaketim kaderim” diyerek bir isyan içinde bulunmaktır.

Felaket geliyorum der mi? Ancak bu felaket başkasının başına geldiği sürece, her şey komik görünür. Bu duruma da gülmemek gerek zire ağzımızdan çıkacak her sözü ölçülü sarfetmek zorundayız. Geri dönülmeyen hatalara düşürebilir.

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları