BENİM İLMİM BANA YETER

İnsan bilmediğini ayağının altına alsa, başı göğe değerdi. Ehliyetsizlerin elinde öldürücü silahlar haline gelen ilme ve onun ürünlerine sahip çıkacak, insanların dünyada ve ahrette mutlu olacakları bir ortam oluşturacak olanlar ise yine insanlar olacaktır.        
İnsan, yaşı ilerledikçe sebeplerine başvurularak, düşünülerek, bir delille ilim elde etme yollarının var olduğunu anlar. Toplu olarak söylersek; birisi vasıtasız yolla doğrudan elde edilen ilim, diğeri vasıta ile elde edilen ilim vardır.    

Zamanımızın içinde yaşayan insanlar; öyle bir noktaya geldi ki, kendi aklını ve bilgisini çok beğenir oldu. İlminde noksanlık olmadığını, artık öğrenecek bir şey kalmadığını iddia eder. Oysa insan, her gün yeni bir şey öğrendiğinde ne kadar cahil olduğunu düşünmelidir.

Bir kişi kalkıp da “Benim ilmim bana yeter” diyemez. “İlmin kapısı” olarak anılan Hz. Ali: “Bütün bilmediklerimi ayaklarımın altına alsaydım, başım göklere değerdi” diyor. Göklerin ucu bucağı var mıdır ki böyle söylüyor? Demek ki ilminde sonsuzluğunu, ucu bucağı olmazlığını ifade etmek istiyor.

“Benim ilmim bana yeter” sözü, benlik kaygısıyla, cehaletin bir örneğidir. Kişilik oturmazlığıdır. Ahmaklığın bir göstergesidir. Kendini kandırmaktır. Hz. İsa (as) : Ben, Allah'ın izniyle çok ölü dirilttim ama şu ahmakları asla diriltemedim” buyuruyor.

Nasrettin Hocanın hazır bulunduğu bir mecliste bir de filozofluk taslayan, sözde ilmiyle bilgiçlik taslayan bir adam varmış. Bu adam durmadan mecliste bulunanlara türlü yaveler anlatır dururmuş.
Mecliste hazır bulunanların meçhulü olmayan birtakım dedikoduları peş peşe sıralar, etrafını rahatsız edermiş.

Biçare Hoca bir köşeye çekilir, her an esneyerek adamı dinlemeye çaba harcarmış. Meclisin dağılacağına yakın geveze adam yorulmuş olmalı ki, gözlerini etrafta gezdirmiş ve Hocanın bir köşede sessiz sedasız oturduğunu görmüş. Ona dönerek:

- Efendi hazretleri! Siz hiç ağzınızı açmıyorsunuz! Deyince zaten susmaktan hafakanları depreşmiş olan hoca o adama dönerek:
-  Aman birader! Sen ne söylüyorsun! Hatta o kadar ağzımı açtım ki az daha yırtılacak idi!   cevabını vermiş.

İslam, “ilmi beşikten mezara kadar” diye yol gösterir. Bu dünyada ilmini tamamlayan bir insan düşünülemez. Profesör de olsa, bilmediği çok şey vardır. “Bin biliyorsan, yine de bir bilene sor” demişler. Ola ki hataya düşer, yanılırsın.

Hâsılı ilim, sürekli alınmak için vardır, bana bu kadarı yeter, demek için değildir. Paylaşılmakla azalmayan tek şeyse ilimdir. İnsan akla, akıl ilme tâbidir. İnsanın cahil olduğunu bilmesi, bilgiye atılmış bir adım olduğunu düşünenler her zaman kazanır.

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları