BİR BABANIN FERYADI!

“Efendim… Benim hayırsız bir evlat var.  Koskoca adam oldu ama hala bir baltaya sap olamadı. Tutturmuş evleneceğim diye… Evlendireceğim ama geline yazık olacak… Öyle ya kadının kocası üzerinde bir takım hakları vardır. Var da bizim oğlan bu hakları ne bilir.

Sahabeden birisi, efendimize gelerek sorar: "Ey Allah'ın Resulü! Eşlerimizin üzerimizde hakları var mıdır? Varsa nedir? '' Efendimiz de: "Kendin yiyince ona da yedirmen, giydiğin zaman ona da giydirmen, yüzüne vurmaman, çirkin görmemen, evin içi hariç onu terk etmemen."  Diye buyurur.

Ama velakin bizim hayırsız oğlan ipsiz sapsız… Döver de, söver de… İyi de evlendirmesem de yaşı geçiyor, valla şaştım kaldım. Yaşı geçiyor dedim de aklıma geldi. Eskiden bir kasabada dünyalar güzeli bir kız varmış.

Bu kız öyle güzelmiş ki onu görenler hemen evlenmek isterlermiş. Amma bu güzel kız kimseleri beğenmezmiş. Bu arada aynı kasabada yaşayan bir delikanlı da bu kızı istemiş. Ama kız onu da reddetmiş.

Aradan uzun yıllar geçmiş. Bizim delikanlı kasabadan ayrılmış. Kendine başka bir hayat kurmuş ve evlenmiş, çoluk çocuğa karışmış. Bir gün yolu kasabasına düşmüş. Orada eski bir tanıdığına bu kızın ne olduğunu sormuş.

Adam da önünde gül bahçesi olan bir evi göstererek kızın evlendiğini söylemiş. Bizimki bir zamanlar herkesi reddetmiş olan kızın kocasını çok merak etmiş. Bir gün gizlenip kocasını evden çıkarken görmüş. Kızın kocası şişman, kel ve çirkin mi çirkin bir adammış.

Kız kapıyı açınca kendini tanıtmış ve neden böyle bir adamla evlenmiş olduğunu sormuş. Kız da ona, arkasındaki gül bahçesinden en güzel gülü koparıp getirirse, cevabı vereceğini, bu arada tek şartının bahçede ilerlerken, geriye dönmemesi olduğunu söylemiş.

Adam da bunun üzerine yüzlerce gülün olduğu bahçede ilerlemeye başlamış. Birden çok güzel sarı bir gül görmüş. Tam ona doğru eğilirken biraz ilerde kocaman pembe bir gül gözüne çarpmış. Tam ona uzanırken daha ilerde muhteşem güzellikte kırmızı bir gül goncası görmüş.

Tam onu koparırken ilerde daha güzeli var, derken bir de bakmış ki bahçenin sonuna gelmiş ve mecburen oradaki sonuncu gülü koparıp kıza götürmüş. Bahçenin en güzel gülünü beklerken kız bir de ne görsün yaprakları solmuş cılız bir gül. Gülmüş adama.

“Bak gördün mü” demiş, “Her zaman daha iyisini bulmak isterken ömür geçer ve sen sonunda en kötüsüne bile razı olmak zorunda kalırsın. Bu yüzden gençlik gitmeden doğru seçimler yapmayı öğrenmek gerekir.” Yaa, işte böyle, iyi seçim yapmak lazım. Bunu yapmak kolayda bizim oğlan iyi bir seçim değil ki…”

Böyle bitiriyor baba… Her zaman daha iyisini bulmak isterken ömür geçer ve sen en kötüsüne razı olmak zorunda kalırsın. Bu yüzden gençlik gitmeden elindekiyle yetinebilmeyi öğrenmek gerekir. Öyle değil mi dostlar?

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları