DİASPORA MANİFESTOSU!

Efendim! İki senedir üzerinde çalışan bir Ermeni Diaspora manifestosu vardır ki, 2015’te dünya çapında büyük bir eylem planı içerisindedir. Bir yıl sonra 24 Nisan 1915 sözde Ermeni kıyımının yüzüncü yılının anma sene-i devriyesidir.

Bugün 24 Nisan… Peki, 24 Nisan tarihi aslında ne ifade ediyor? “Ermeni Soykırımını Anma Günü” olarak kabul edilen 24 Nisan 1915 tarihi aslında İstanbul ve Anadolu’da terör-isyan hareketlerini organize eden Ermeni Komite Merkezleri’nin kapatılarak elebaşlarının tutuklandığı gündür…

Kısmet olursa bu konu da çok kısa bir süre içinde “Garin” isimli bir kitabım çıkacak ve sizlerle buluşacak… Garin; Ermenilerin dilinde Erzurum’u başkent yapmanın hayalidir. Geçmişte ve günümüzde tatlı bir mozaik kültürüyle yaşayan bizler, aslında sözde soykırımla hiçbir alakamız olmamıştır.

Aksine iki ulusun insanları birbirlerinin dini bayramlarını kutlayan ve yardımlaşan ayrıca dayanışma içerisinde olanlardı. Oysa “Ermeni Soykırımını Anma Günü” olarak kabul edilen 24 Nisan 1915 tarihi aslında Ermeni halkını değil, İstanbul ve Anadolu’da terör-isyan hareketlerini organize eden Ermeni Komitacılarını engelleme tarihiydi.

Kaldı ki, “Tehcir” ve “Tehcir hareketiyle bir soykırım” iddiası üzerinden ulus bilinci oluşturma ve Ermeni kimliğini koruma gayretinin bir tezahürü olmuştur. Nobel almış bir Türk (!) yazarın iddia ettiği gibi ülkemizde iki milyon Ermeni olmadığı gibi 400 bin Ermeni’yi kurtarma operasyonudur.

Bütün bunlara rağmen beyaza siyah diyen diaspora manifestosu ve yandaşları ortalığı velveleye vermektedir. Haksız olduklarını kendileri de bilmektedir. Aslında tam tersi olmasına rağmen; haklı onlar, haksız biz olduk.

Gidin! Sivas’tan Bakü, Moskova’ya kadar… Orada yaşayan ve hala hayatta olan insanlara veya evlatlarına… Bakın! Sizlere neler anlatacaklar… Üçyüz Türk’ü kadın, çocuk – yaşlı genç demeden bir boğaya gazyağı döküp yakıp aralarına salmayı ve diri diri yakmalarını…

Hangi birini saysam? Ermeni Komiteleri, başta Rusya, Fransa ve İngiltere olmak üzere büyük devletlerle işbirliği yaparak Sarıkamış, Hicaz, Kafkas gibi cephelerde var olma mücadelesi veren Osmanlı Devleti ve ordusunu arkadan vurmaya, geride kalan sivilleri öldürmeye girişmesini mi?

Onlar böyle yaparken Osmanlı Hükümeti ise, devlete bağlı Ermenilerin zarar görmemesi için gerekli tedbirlerle uğraşıyordu. Ermenileri kışkırtan ve silahlandıran terörist Taşnak, Hınçak gibi komitelerin kapatılmasına dair 24 Nisan 1915’te genelge gönderiyordu.

Sonuç’ta Milli Mücadele’de Ermenileri mağlup ederek onlarla anlaşma imzalayan Kazım Karabekir Paşa, bugün dahi geçerliliğini koruyan Gümrü uyarısı yaptı… Paşa: “Ermeni edebiyatının esasını Türk düşmanlığı değil, Türk dostluğu yapmazsanız Ermeni milletinin istiklalini daha büyük tehlikeye atarsınız!” Dedi ve Hanisyan söz verdi.”

Ne yazık ki, yine görüldü ki; Söz vermek ve sözünde durmak bizim insanımıza mahsustur.

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları