DİK DUR, DİK OTUR!

Ülkemiz genelinde bir hareketlilik yaşanıyor. Malum bir takım kişiler bulundukları şehrin yönetimine talipler. Bu konuda her türlü hünerlerini ortaya sergileyerek, halkın gönüllerini kazanacaklar.

Her yiğidin bir yoğurt yiyişi olduğu gibi, her insanın da kendine özgü siyaseti vardır. Asıl olan bu siyaset içerisinde insan unsurunu göz önünde bulundurarak bir tavır sergilenmelidir. Yaşanan olaylar doğru ve gerçek bir şekilde anlatılmadığı takdirde, olayı veya konuyu bilmeyenler anlatanlara inanır.

Bir gün Hoca'ya biri gelmiş, birinden şikâyetçi olmuş, dert yanmış. Hoca, dinledikten sonra "Haklısın" demiş. Sonra adam çekip gitmiş. Biraz sonra şikâyet edilen adam gelmiş, o da birinci adamdan şikâyetçi olmuş.

Hoca, ona da "Haklısın" demiş. Bu yargılanmayı yan odadan izleyen Hoca'nın karısı: "Bu nasıl yargılama böyle? İkisine de aynı şeyleri söyledin" deyince, Hoca karısına dönmüş: "Hanım sen de haklısın!" demiş.

İşte böylesi durumlarda kafalar karışıyor, kararlar karışıyor. Mühim olan hakların neresindeyiz. Ölçümüz zahirde mi yoksa beyinde mi? Demem o ki, yıllarca şekilcilik üzerinden çook politika yapmışız.

Kadınlara özgürlük demişiz, en geriden gelen kadınlar olmuş. Hep ikinci sınıf muamelesi görmüşler. Bazıları bunu yine siyasetlerine araç yaparak güya kadınları düşünme adına feminist zihniyeti zerketmişler. Erkek düşmanı gruplar oluşmaya başlamış.

Yıllarca ezberletildi “dik dur, dik otur” kavramı ama maalesef bazıları iki büklüm kıs kıs gülmüşler.
Kadınlarına oy hakkı tanıyan ilk ulus kim biliyor musunuz? Belki inanmayacaksınız ama Yeni Zelanda…

Kendi kendini yönetme hakkına sahip Yeni Zelanda Kolonisi'nde, 19 Eylül 1893 günü kabul edilen ve Genel Vali'nin de onaylamasıyla yürürlüğe giren kararnameyle, kadınlara oy hakkı tanınmış. Belirli bir yaş sınırlamasından başka hiçbir sınıflama da getirilmemiş.

Bu konuyla ilgili ilk öneri, 1843 yılında Alfred Saunders tarafından getirilmiş ama 1866 yılında Bayan K.Sheppard başkanlığındaki Kadın Hareketi'nin başlattığı kampanyaya gelinceye değin, başka destekçi de gariptir ki çıkmamış.

Bunu izleyen yedi yıl içinde Bayan Sheppard ve yandaşları, parlamento üyelerinin çoğunluğunu kendilerinden yana çekebilmeyi başarmışlar. Azınlıkta kalan üyeler ise, Genel Vali'yi etkilemek üzere harekete geçmişler.

Böyle bir kararın alınmasıyla, "Majesteleri, İngiltere Kraliçesi'nin" çıkarlarının tehlikeye düşebileceğini öne sürdü fakat tüm çabalara rağmen parlamento, iktidardaki Liberal Parti'nin desteğiyle yasayı kabul etti ve kadınlara oy hakkı tanıdı. Sahi orada başörtüsü sorunu var mıydı, inanın bilmiyorum!

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları