DİZİ DİZİ DİZDİLER -2

Televizyon dizileri ülkemizde büyük bir kültür yıkımına sebep olduğu aşikâr…  Dizilerde cazibesine kapıldığımız yaşam tarzını benimserken kaybettiklerimizi ne yazık ki göremiyoruz. Aile ilişkileri, giyim-kuşam, yemek kültürü, komşuluk ilişkileri, din, anane, tarih daha bilmem neler…
Bugün Avrupa’da Amerika’da yaşanan hayatın aynısı ülkemizde de yaşanıyorsa; demek ki Amerikan kültürünün hegemonyası altına çoktan girmişiz demektir. Televizyondaki yerli dizilerimiz farkında olarak ya da olmayarak Amerikan kültürünün propagandasını yaparken, tüm ülke insanımı dizi dizi dizmiş olmuyorlar mı?
Gazeteci-yazar Nedim Odabaş, şöyle der: “Televizyon ekranlarında, kimin kimle düşüp kalktığı belli olmayan, entrikanın, üçkâğıdın, dolandırıcılığın, hilebazlığın, madrabazlığın bir senaryo örgüsü içinde kafamıza çakıldığı ilk dizi Dallas olmuştur.
Amerikanvari yaşam tarzının doruklarında gezinen Yuing ailesinin maceralarını izlemek için insanlar televizyonlarının başına geçerdi. Dallas dizisi nezih ve temiz Türk aile yapısının içine televizyon ekranlarından atılan ilk virüs olmuştu.”
Dallas dünde kaldı ama bugün Dallas dizisini dahi gölgede bırakacak yerli dizilerimiz hile ve entrikada başyapıtlar oldu adeta… Üzülüyorum! Bu tertemiz halkımızın hayat hikâyelerinde böyle yanlışlıklar var mıdır?
Senaryolarda işlenen namussuzluğun masumlaştırıldığı bir ülkede yeni yetişen nesillerin hali nice olur Allah aşkına? Bizi biz yapan değerlerimizden gün geçtikçe uzaklaşıyoruz. Bize ait olmayan değerleri almaya çalışıyoruz ama bize ait olmadığı için onu da tam olarak benimseyemiyoruz.
Sadece izleyip geçiyoruz. Fakat farkında olmadan ne batılı olabiliyoruz ne doğulu… Kültürümüzde ise zararımıza bile olsa doğru söylemek atalarımızdan bize kadar gelen erdemli davranışlardan değil midir? Ayrıca aldatma, cinayet, kavga, küfür dizilerle meşrulaştırılmaktadır.
Özellikle yerli sinema filmlerinde küfür o kadar olağandır ki, savunmasına gelince çok basittir. Bu millet birbirine hiç mi sövmüyor, olur… Velev ki öyle bile olsa küçük çocukların ne günahı var? O masumlara bu küfür sözleri zerketmeye ne hakkımız var?
Yasak aşklar, herkesten saklanan sırlar, evin içinde sanki 'Bu gün ne giysem?' yarışmasına katılacakmış gibi giyinenler ve yataktan makyajlı ve saçları yapılmış bir şekilde çıkan kadınlar… Bütün bunları düşündükçe gel de sters yapma!
Hani doktorlar “stres yapmayacaksın” derler ya, öyle de yapmaya çalışıyorsun ama durup dururken beyaz camın karşısına geçtiğin andan itibaren başlıyor streslerin… Yerli dizileri boş ver, haberlere bakıyorsun, akıl almaz cinayetler, sarkıntılıklar, trafik kazaları, gasp ve ülke düşmanı teröristlerin masum gösterilme çabası…
Bu yerli dizileri izlemenin bize kazandırdığı ne var? Vakit kaybından başka hiç bir şey yok. Bence diziler insan psikolojisi üzerine gerçekçi bir şekilde oluşturulmalı. Yani acaba nasıl reyting alırız diye değil, nasıl gerçekçi ve insanlara yararlı projeler oluşturabiliriz diye düşünmeliler. Konumuz devam edecek efendim!
Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları