DOĞRU ANLAŞILMAK!

Efendim! Meseleleri dosdoğru anlamazsak, en büyük yanılgılar içinde kalabilir ve aradan yıllar da geçse üzerinizdeki kötü izlerini silmek öyle kolay olmaz. Yanlış anlaşılmak, insanları bunalım girdabına sokabilir. Kendinizi o saatten sonra temize çıkarmak için çok uğraşırsınız ama nafile!

Sonradan “Hata kimde idi? Bende mi, yoksa onda mıydı?” Gibi anlamsız sorular beyninizi kurcalar durur. Konuya benzerliği olan bir hatıramı anlatmak isterim. Hani küçükken her birimizin umursamadan yaptığımız hatalar vardır. Neden yaptığımızı bile bilmeyiz.

Bir gün eve, elimde bir kiraz dalıyla gelmiştim. Annem, o dalı nereden kopardığımı sordu. Bende hiçbir şey olmamış gibi bizim bahçeden dedim.  Öyle baktı yüzüme… Donakalmıştı. Bu kadar büyük ne yapmış olabilirim ki? Sonra hiçbir şey demeden yanımdan ayrıldı.

Merakımdan az sonra bende arkasından yürüdüm. Salonda yoktu. Diğer odaları gezdim yoktu. Bir de mutfağa bakayım diyerek daldım içeri… Bu kez ben donakalmıştım. Annem mutfakta ağlıyordu!
Önce neden ağladığını anlayamadım! Bende ona baktım. Öylece kalakalmıştım.

“Ne oldu?” Diyebildim. Bir süre konuşmadı. Cevap vermeye bile tenezzül göstermedi. Üzülmüştüm! Onu üzdüğümü hissettiğimden üzülmüştüm! “Beni korkutma anne! Neden ağlıyorsun? Eğer kiraz dalı kırmama kızdıysan, ağlaman gerekmez. Beni azarlaman gerekir! Ne olur söyle bana?” Dedim.

Annem yumuşak bir lisanla: “Oğlum hem yalan söyledin hem de güzelim kiraz dalını kırdın! Beni daha fazla üzmeden o dalı götür komşuya ver! Ayrıca yalan söylediğin için cezalısın!” Dedi. Çok utanmıştım. Nasıl da anlamıştı komşu bahçesinden aldığımı, anlayamadım!

Ben suçuma rağmen annemi yalanlayabilmek ve kendimi haklı çıkarabilmek için çırpınıyordum ama nafileydi. "Ama anne bizim bahçemizin" dedim ama o, bu kez yumuşak lisanına sert bir ifade kattı: "Bizim bahçemizin kirazları kırmızı, bunlarsa siyah kiraz. Siyah kiraz da komşunun olduğuna göre, götürmen gerekir" dedi.

İşte o zaman büyük bir hata yaptığımı ve annemin bunu nasıl anlayabildiğini anlamıştım. Süklüm püklüm utanarak annemin önünden boynu bükük evden çıktım. Kiraz dalı hala elimdeydi. Komşuya gittim. Binbir özürler dileyerek dalı uzattım. Allah’tan komşumuz çok iyi birisiydi.

Komşu kiraz dalını geri getirmemi çok beğendi. "Bir avuç kirazın lafı mı olur? Bunun çok daha fazlasını zaten hırsızlar çalıyorlar. Al senin olsun" dedi. Bu sözlere hem üzüldüm ve hem de çok utandım! Öyle utandım ki anlatamam! Bütün hayatım boyunca o sözü unutamadım!

Şimdi ne zaman bir siyah kiraz ağacı görsem, annemi hatırlar, kan-ter içinde kalırım. İşte, hiç bir şey olmaz diye zannettiğiniz şeyler çok masumca da olsa, doğru anlaşılsın. Yoksa adınız hırsıza çıkar ve asla temizleyemezsiniz.

Dilerim tüm hayatımızdaki her şey, ahlakın ve doğru anlaşılmanın meşru ölçüleri içerisinde gelişsin.
    
Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları