DOKUNUŞ -2

Hani dedik ya; “Hayatta öyle dokunuşlar vardır ki, insanlık çizgisinde ya doğruya ya da yanlışa ulaştırır. Fakat her şeye sevgiyle dokunacağınız bir an sizin mutluluğunuz olur”. Bu konuda Naomi Rhode’nin ilginç bir makalesi vardır.
“Acile kaldırılıp kardiyoloji (kalp hastalıkları) katına yerleştirilmişti. Uzun saçları, tıraşsız suratı, pisliği, tehlikeli şişmanlığı ve sedyenin alt rafına atılmış siyah motosiklet ceketiyle, bu parlak mozaik zemin, çalışkan, üniformalı personel ve kati enfeksiyon kontrol işlemlerinin steril dünyasında o bir yabancıydı. Kesinlikle dokunulmayacak olanlardan…
Bu insan eti öbeği önlerinden geçerken görevli hemşireler gözleri fal taşı gibi açılmış onu izliyor, her biri ürkek ürkek başhemşire Bonnie’ye bakıyordu. Söze dökmedikleri, ama yalvarırcasına ilettikleri mesaj “Bunu alacak, yıkayacak ve ona bakacak kişi ben olmayayımdır”.
Bir önderin, tam bir meslek erbabının gerçek göstergelerinden birisi, akla gelmeyeni yapmaktır. Olanaksızla uğraşmaktır. Dokunulmayacağa dokunmaktır. Bonnie, “Bu hastayı ben istiyorum” dedi. Bu, bir başhemşire için olağan dışıydı hiç alışılmadıktı ama insan maneviyatına hayat veren, onu iyileştiren ve yücelten kaynak işte oydu.
Bonnie kauçuk eldivenlerini takıp, bu devasa, hiç de temiz olmayan adamı yıkamaya hazırlanırken yüreği sızladı. Ailesi neredeydi acaba? Annesi kimdi? Küçük bir çocukken nasıldı?
Çalışırken, usul usul bir şarkı mırıldanıyordu. Bu, adamın hissediyor olduğunu bildiği korkuyu ve utancı yatıştırıyor gibiydi. Sonra tuhaf bir arzuyla “Bugünlerde hastaların sırtlarını keselemek için zamanımız olmuyor ama bunun sana çok iyi geleceğine bahse girerim” dedi.
“Kaslarının gevşemesine ve iyileşmene yardım edecek. Buranın bütün amacı bu değil mi... İyileştirmek” Şişman, pul pul olmuş kırmızı deri, yıkıcı bir yasam tarzının ipuçlarını veriyordu:
Muhtemelen yemek, içki ve uyuşturucu bağımlılığı... Bonnie bu gergin kasları ovarken, mırıldanıyor ve dua ediyordu. Büyümüş, haşin bir yaşam tarafından reddedilmiş ve düşmanca, zorlu bir dünyaya kabul edilme mücadelesi veren bir erkek çocuğun ruhu için dua ediyordu.
Finalde ilik losyon ve bebe pudrası vardı. Görüntü neredeyse gülünçtü; losyon ve pudra, bu kocaman, yabancı yüzeyle nasıl da bir tezat oluşturuyordu. Adam sırt üstü dönerken yanaklarından yaşlar süzüldü ve çenesi titredi.
Şaşırtıcı güzellikteki kahverengi gözleriyle Bonnie’ye bakıp gülümsedi ve titrek bir sesle şöyle dedi: “Yıllardır kimse bana dokunmamıştı. Teşekkür ederim. İyileşiyorum!”
Evet; Sevgi, insanlarda doğuştan bulunan bir duygudur. Sevgi, topluma huzuru ve kardeşliği getiren birleştirici bir unsurdur.
Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları