DOSTLUĞUN ÖYKÜSÜ -1

Efendim yazılarımızda çoğu zaman dostluklardan söz ederiz. Zira bizler gerçek dostlara çok ihtiyacımız vardır. Bu yazımızda da dostluğu bir öyküyle anlatmak istiyorum. Ahmet ve Nihat adında iki arkadaş varmış. Aynı okulda okuyorlarmış. Ahmet İstanbul'da yaşayan, evi, arabası yeterince parası olan biriymiş.

Nihat memleketten İstanbul'a gelmiş amma maddi olarak zor şartlar altında okuyormuş. Bu ikisi zamanla daha da iyi arkadaş olmuşlar. Ahmet Nihat'ın durumuna üzüldüğünden evine almış. Cebine para koymuş. Kendine aldığı yeni kıyafetlerini bile ona vermiş. Artık beraber gül gibi yaşayıp gidiyorlarmış.

Bir gün Ahmet camdan dışarı bakıyormuş. Karşıdan gelen uzun süredir hayran olduğu ve yakında açılmak istediği kızı görmüş. Ve sonra arkadan Nihat'ın onu takip ettiğini… Nihat eve gelmiş ve Ahmet'e o kızdan çok hoşlandığını aralarını yapıp yapamayacağını sormuş. Ahmet kendisinin de ondan hoşlandığını söyleyememiş. Arkadaşının üzülmesini istememiş çünkü. Aralarını yapmış.

Derken zamanla okul bitmiş. Nihat bir süre sonra Kayseri'ye vali olmuş. Evi arabası, yatı, katı, bir sürü parası olmuş kızla da evlenmiş. Ama Ahmet tam tersi... Her şeyini kaybetmiş. Aç sefil gezerken komşuları, -Senin bir arkadaşın vardı Nihat diye. O Kayseri'ye vali olmuş, neden ondan yardım istemiyorsun, belki sana bir iş verir - demişler.

Ahmet bunu kabul etmek istememiş ama bakmış olacak gibi değil komşularını dinleyip tutmuş kayserinin yolunu. Valiliğe gelmiş. Oradaki odacılardan birine Nihat beyi görmek istiyorum demiş.
Odacı Nihat beyin yanına girmiş çıkmış ve - Nihat Bey sizi tanımadığını eğer daha fazla ısrar ederseniz kovduracağını söyledi demiş.

Ahmet duyduklarına inanamamış. Yıkılmış bir şekilde Nihat'ın evine eskiden hoşlandığı kızın yanına gitmiş. Belki yârdim eder diye. Kapıyı çalmış. Ama kapıyı açmamış kadın. Bir kez daha yıkılmış. Dışarı çıkıp kendini toplamaya çalışırken yanına yaşlı bir amca yaklaşmış. Ahmet'in durumundan çok etkilenmiş adam. Olayı anlatmasını istemiş. Ahmet'te olduğu gibi anlatmış. Adam çok üzülmüş. Demiş ki:

- Bak evladım. Seni çok sevdim. Dürüst bir insana benziyorsun. Bak benim şurada bir sarraf dükkânım var. Gel istersen benimle çalış. Hem para kazanırsın hem de yatmaya yerin olur. Ahmet hemen kabul etmiş ve çalışmaya başlamış. Gel zaman git zaman dükkâna başka bir yaşlı amca gelip gitmeye başlamış.   Çok iyi arkadaş olmuş Ahmet'le.

Bir gün bu yaşlı amca elinde bir kutuyla gelmiş dükkâna. Bak ben bir yere gidiyorum. Geçen 3 ay içerisinde dönmezsem bu kutu senindir, istediğin gibi kullan. Demiş. Ahmet kutuyu almış, odasında bir yere koymuş. 3 ay geçmiş, 4 ay geçmiş, 6 ay geçmiş amca hala gelmemiş. Sonunda Ahmet kutuyu açmaya karar vermiş.

Bakmış içinde, elmaslar, mücevherler, altınlar, bir sürü de para varmış. Ne yapacağını şaşırmış. Hemen patronuna gidip durumu anlatmış. Patronu da artık o kutunun kendisinin olduğunu istediği gibi kullanabileceğini söylemiş. Bir de öneride bulunmuş. Öykümüz devam edecek efendim!

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları