Editörden

    Bir gün, bir galabalıh toplandı muhdarın sekisinde. Ben gücüktüm, gomadılar içeri... “Bir devlet böyüğü gelmiş” dediler. Milletvekili mi, bahan mı bilemiyom. Valla, ne bilem gardaş, dedim ya güccüktüm. Aboo, ne laflar, ne laflar gardaş? Adam, elantrig getirecahmış.
    Aradan zaman geçti. Bu elantrig bir türlü gelmedi neyse? Gaz lambasına heç benzemezmiş. Adamı çarparmış la! Zatı geldiği zamanda bunu anadıh emmee, iş işten geçmişti ula! Hani bubam dirdi ki... Aah canım bubam!  Dizinin dibinde dirsek çürüttüğüm bubam. Mehtep görmemişti emmee, ne çoh şey bilirdi...
     “Bah oğlum! Bah Yusuf''um, goyun gozlüm! Aha şu gökteki güneş var ya; Allah vergisi... Işığından, sıcağından yarar sağlatmak için heç bizi yalvardıyor mu? İşte, sen de güneş gibi ol. Beklenilen iyiliği, istenilmeden yap!” Dirdi, dirdi emmee, güneşi gözden gaçırdım diye gözyaşı dökerim canım bubam!
    Aha, aha bu gözyaşları yoh mu bubam, etimi lime lime etsen o gadar acı vermez... Bu elantrig üflenmeyle sönmiy babooy... Sönmii... Ula, emme ışıh veriyo haa! Eyi mi oldu ne?  Bubam da sevindi, anam da! Emme gaz gohusunu unuttuh baboy.
     “Olsun goyun gozlüm, Yusuf'um olsun. Garanlıhların içinde şeytanlar, cinler yaşar” dirdi anam... Çoh geçmedi, Alamandan dönen Irıza Emmi bir tilivizyon getirdi. Garibim anam, hayratlar içinde galdı... Güccücük gutunun içine; gocaman gocaman tomofiller, boyalı şeher avratları, bıyıhsız herifler nassıl giriyor deye tilivizyonun arhasına geçip aramıştı yahu...
    Ula gardaş, aha o bıyıhsız, uzun saçlı herifler bizim köyde olsalar, vallaha bizim köyün garıları birer yazma verirler ki, köyün büyüklerine ayıp olmasın deye...
    Yoh, dimezler baboy...  Niye biliyon mu? Sen nirden bilecen baboy, aney... Adına çağdaşlık dirler. Çoh cehal mışım, bende İstanbul'da öğrendim. Burda kimse kimseyi ayıplamaz.
    Köy yerlerinde tilivizyonlar çoğalınca; bir bahtıh ki, garılar daha çoh gına yahmıya, deliganlılar, yanmış fındıh gabuğuyla bıyıhlarını, saçlarını boyamaya başlamışlar...  Herhal bizim köyümüz de çağdaş oldu aney!
    Unutuldu, köy manileri, türküleri... Garip garip türküler çığırmaya, acaip halaylar, yoh halay değal dans derlermiş, aha onlardan yapmaya başladılar.
    Köyde bereket galmadı.  Yağmur duaları sıhlaştı, gene de yağmadı. Bıldır önce bizim köyde gıtlıh başlamış, sonradan haberim oldu. Bubam beni “peygamber ocağı” dedikleri ekser ocağına gönderince, bizim köyden haberleri biraz gecikmeli alıyom.
    Aboo! Neydi o gün? Davullar, zurnalar... Köyün gençleri hep bir ağızdan şöyle bağırmışlardı: En büyük esker bizim esker!  En büyük esker!”
    Ah canım köyüm! Seni ne gadar özledim bir bilsen! Köyümün altındaki özü, hatta mezarlığı bilem! Mayıs ayı girdi mi, bizde çayır biçmeye girerdik…”
    Buba, hani sen dirdin ya “esker arkadaşı, gardaşdan ileri” diye, benim de öyle bir arhadaşım oldu. İstanbul'da oturuyormuş. Emme kendisi Tohatlı. Teskereyi alır almaz beni İstanbul'a götürmeye söz verdi. Gidince, sana mehtup yazarım.
    Anam, heç seni unutur muyum, sana da selam yazarım, hatırını sorarım. Esker arhadaşım mı? On parmağında on hüner. Emlakçı, inşaatçı, berber, terzi. İstanbul'da her işi yapacağmışsın aney! Haa! Hem de avrat terzisi biliyon mu? İnan ki! Avradın terzisi olur mu deme heç ha? Sana mı gidiyon gı? Al basmalı entarini kendin dikerdin, gomşu gızına bile ölçü aldırmazdın.
    Babam ve arkadaşı teskereyi alınca ayrılmışlar. Babam memlekete gelmiş, arkadaşı da İstanbul'da kalmış. Bir süre babamla mektuplaşmışlar. O çok sevdiği köyüne gitmek yerine İstanbul'da yaşayan Tokat'lı tertibinin yanında yaşamaya başlamış. Yazdırdığı mektubun son cümlesini şöyle devam ettirmiş: “Ana gı, ecüh cehal mısın ne? İstanbul'da olsan, inan ki seni ayıplarlar. Ben mi? Şeey!”
    Efendim! Mektup burada bitiyor, bitmesine de... Etkilendiğimi de itiraf etmeden geçmek istemiyorum! Acaba yıllar birbirini hızla kovalarken, kendi kültürümüzden koparak ne kadar soyutlandık? İşte burasını çözemiyorum. Giyim-kuşam, yemek kültürü, eğlence, içecekler, ikram, misafir kabulü, sadaka, vasıta, arkadaşlık, güven, ilişkiler, ibadet anlayışı, verilen sözler, ödemeler… Aman Allah'ım! Sen aklıma sahip çık! Devamını getirtme bana! Bir tek değişmeyen sensin hayatımda Yarabbi! Elhamdülillah!
Selam ve dua ile


Yazarın Diğer Yazıları