Editörden

    Biz yine dua üzerine devam edelim. Vilayetin birinde bir insan varmış. Bir insanın etmiş olduğu tüm duaları kabul olurmuş. Bir gün, dua edipte duası kabul olmayan bir gurup toplanarak ettiği her duası kabul olan şahsın yanına giderek bunun hikmetini sormuşlar.
    Duaları kabul olan adam gelen guruba: “Şimdi, şuradan tanımadığınız birisi çıkıp gelse ve sizden borç para istese verir misiniz?” diye sormuş. Onlar hep bir ağızdan “vermeyiz” demişler. Bu cevabın üzerine duaları kabul olan adam: “Ben, sizden belli bir miktarda ve hepinizin verebileceği kadar borç para istesem verir misiniz?” Diye sormuş. Onlarda “veririz” demişler. Adam, “niçin verirsiniz?” Diye sormuş. Onlarda ”Seni iyi tanıyoruz. Dürüstsün, doğrusun. Verdiğin sözü yerine getirirsin. Her zaman bizim iyiliğimizi istersin” demişler.
    “Görüyorsunuz ya işte, dürüstlük bir şekilde takdir görüyor. Yüce Rabbimiz de öyledir. İstisnalar hariç kendisini tanıyan, kendisine inanan, yer ve zaman farkı gözetmeksizin, kendisini anan, unutmayan, kulluk görevlerini elinden geldiğince yapmaya çalışan insanların dualarını kabul ediyor. Sizin etmiş olduğunuz dualarda, tanımadığınız birinden borç para istemek gibidir. O sebepten dolayı da sizin etmiş olduğunuz dualar kabul olmuyor” demiş.
    Bir başka örneği de, ahlak abidesi Hz. Osman’dan verelim. Bir gün ayrı ayrı kişiler gelerek Hz. Osman’a sormuşlar: “Efendim, çocuğum olmuyor. Borcum çok. Dualarım kabul olmuyor. Kazancım bana yetmiyor. Evladım bana itaat etmiyor. Sürekli hasta oluyorum. Geceleri uyuyamıyorum gibi sorunlarını anlatarak, ne yapmaları gerektiğini sormuşlar.
    Hz. Osman hepsine de aynı şeyleri söylemiş ve “bol bol tövbe edin ve estağfurullah
deyin, sorunlarınız ortadan kalkar” demiş. Bu esnada Hz. Osman’ın yanında bulunan bir arkadaşı “Ya Osman, sabahtan beri çok sayıda insan geldi. Hepsi de ayrı ayrı sorunlarından bahsetti ve senden çare nedir diye sordu. Sen, hepsine de “estağfurullah” deyin tüm sorunlarınızdan kurtulurusunuz dedin. Bundaki hikmet nedir?” diye sormuş.
    Hz. Osman’da arkadaşına: “Yoksa sen, Allah-ü Teala’nın şu ayetini okumadın mı?” Diyerek, mealen kısaca: “Kullarım, siz işlemiş olduğunuz günahlardan dolayı tövbe ediniz ki; bende size, gökten yağmurlar yağdırarak rızkınızı artırayım. Hayırlı çocuklar vererek neslinizi devam ettireyim. Kazancınızı bereketlendireyim. Dertlerinize deva, hastalıklarınıza şifa vererek, sıkıntılarınızı, sevince çevireyim. Daha bunlar gibi aklınıza bile gelmeyecek türlü türlü ihsan ve lütuflarda bulanayım” ayetini okumuş.
    Kusursuz, hatasız, kelimenin tam anlamıyla mükemmel ve eksiksiz olmak yalnızca Allah-ü Telaya mahsustur. Her insan hata yapar. İsteyerek veya istemeyerekte olsa bir şekilde günah işler. En azından hoşumuza gitmeyen bir durumu açığa vururken bile farkına varmadan günah işleyebiliriz.
    Oysa bir kişi, başka bir kişinin yüzüne vurmaz örterse, Allah-ü Telada o kişinin bin ayıbını örter ve yüzüne vurmazmış. Bu kadar güzelliklerle dolu Rabbimizi yakından tanımayı kim istemez? Ya gafiller, ya da şeytanın bir özelliği olan kibri kendisine yakıştıranlar… Halbuki O’nun yüce isimlerinde o kadar mükemmel sırlar saklı ki… Her bir ismi, kulu için bir zikir, bir şifa ve en güzel duadır.    
                                        Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları