ELLERİ ÖPÜLESİ ANNELER… 2

Anne; gelmiş ya da gelecek tüm insanlığın, bu dünyada en çok değer verdiği varlıktır. Sadece insanoğlunun verdiği değerle kalmayıp  “Cennet, anaların ayakları altındadır” ilahi sözüne de mahzardır. Bu kadar çok değer verilmesinin bir nedeni de belki merhameti, belki de koruyucu özelliğidir.

Anne kavramı önemi açısından sadece insanlar üzerinde değil tüm canlılar için geçerliliğini korur. Aynı zamanda yavruyu dünyaya getiren, büyüten, ilk terbiyeyi veren anne, verdiği eserin mesulüdür. Çünkü bir yavru için annesiz kalmak bir çocuk için en büyük acıdır.

Bir söz vardır: “Ana başlara taç imiş ve her derde ilaç imiş, Bir evlat pir olsa da, anaya her za-man muhtaç imiş.” Diye... Ki, bu asırlardır yaşanılmış ve tecrübe edilmiş bir gerçektir. Anne olabilmek kadınlara mahsus bir olgudur. Bu nedenle, kadın için asıl mutluluk, anne olmaktır. İyi anne, en saygın bir insan, iyi annelik ise en güzel bir sanattır.

“Ağlarsa anam ağlar, gayrısı yalan ağlar” atasözü, aslında boş yere söylenmiş bir söz değildir. İnsanoğlu varoluşundan bugüne, sürekli olarak istisnasız diğer insanlara karşı bir güvensizlik duyguları besler. Başkalarından zarar görmese de, bu fıtri durumu engelleyemez. Anne Yüreği

Hiç dükkânlardan gramla alışveriş edecekleri için habire sıralarını erteleyen ya da dükkânın tenha vaktini kollayan anneleri gördünüz mü? Ya da pazar yerinde? "Yarım kilo olmaz mı?" diye soran bir anneye rastladınız mı? Onların tedirgin ve mahcup halleri ile kavrulup üzüldüğünüz oldu mu? O tedirginliğin ve mahcubiyetin sebebi bir aile sırrının açığa vurulması, "eli dar günlerin" ifşa edilmesindendir.

Dünya da hiçbir baş, kalbi evlat sevgisi ile dolu bir annenin ve babanın onlar için eğildiği kadar eğilmemiştir. Yemeyip yediren, giymeyip giydiren anaların yüreğindeki şefkat ve fedakârlık ateşi ise söndürülesi bir ateş değildir. Onlar ustaların ustası Arif Nihat Asya’nın seslendirdiği gibi derler k:

"İlk kundağın ben oldum yavrum, ilk oyuncağın ben oldum! Acı nedir tatlı nedir bilmezdin, dilin damağın ben oldum, bir dediğini iki etmeyeyim diye öyle çırpındım ki... Ve seni öyle sevdim, sana o kadar ısındım ki..."

Biz hasta oluruz, eriyen onlar olur.. Biz elimizi çarpsak bir yere, onların kolu tutulur. Bizim başımız ağrısa, onların ciğeri yanar. Hani geceleri usulca yanımıza gelip üstümüzü örterler ve yanağımıza alev alev bir öpücük bırakıp sessizce giderler annelerimiz...

O saf ve hesapsız sevgiden daha derinini gördünüz mü? Ne yazık ki kıymetini bilemeyip attık bir kenara o ana öpücüklerini. Saklamak lazımmış birini bile olsa. Artık analarımızın kimi var, kimi yok...

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları