EN BÜYÜK ZAFER

Bildiğimiz kanlı savaşlardan söz etmiyorum! Bu dünya üzerinde yaşıyorsak şöyle ya da böyle bir şekilde bizi açıktan veya gizli sevmeyen insanlar bulunabilir, biz bilsek te bilmesek te… Fakat böyle bir durumda onlara karşı kendimizi nasıl savunabilir veya daha az zarar görmemizi sağlayabiliriz? Hakikaten zor bir durumdur bu…

Biz, başkalarına göre kendimize ayar geçemeyiz. Bu zaten etik olmaz. O zamanda kendimizi tanıyamayız. Ancak daha farklı bir tarzla daha bir konuma gelebiliriz. Nasıl mı? Öncelikle kendimizle çetin bir savaşa girebilmeyi göze almalıyız. Sözlerimiz, hareketlerimiz, isteklerimiz ölçülü olacak.  Gizli ya da açık yerlerde arzularımıza keskin bir fren yapacağız. Başta kendimizi, sonra ailemizi ve daha sonra da çevremizdekileri rahatsız edecek davranışlardan kaçınırken, onların haklarına riayet edeceğiz.

Çok kitap okuyup, sosyal alanlardaki ilişkilerimizi kuvvetlendireceğiz. Ruhumuzu, araştırmacı yönüne teşvik edip, sevgi, saygı ve merhameti tanıyacağız. Eflatun'un dediği gibi: “İnsanın kendini fethetmesi, zaferlerin en büyüğüdür.” Düşüncesiyle çok ciddi bir zafer kazanmış olacağız.

İnsanın olgunlaşması, gerçek anlamda insan olması, kendisini tanıması, yani insanlık bilincine ulaşmasıyla başlar. Tarih öncesini, sürüler halinde dolaşan, ilkel insanları düşünelim. Bunlar, yemekten içmekten başka bir amaçları olmayan; bu nedenle av peşinde koşan; insandan çok bir hayvana benzeyen yabanıl varlıklardır. Ateş yakmasını, araç kullanmasını, tarımsal çalışmayı bilmiyorlardı.

Bugünkü anlamda evleri, yerleşme yerleri, aileleri yoktu. Bilinçsiz, amaçsız, başıboş bir yaşamları vardı. Bugünkü insanlık, o ilkel ortamdan bugüne nasıl geldi? Bunca gelişmeyi nasıl sağladı?
Tarih tüm bunları bize haber verir. Gelecek için ibret almamızı sağlar.

İnsanlık bu tarih sürecinde başka varlıklarda olmayan bir güce, akıl gücüne sahip olduğunu gördü. Sonra da, akıl gücünden yararlanarak dünyayı yöneten ana kuralları tanımaya çalıştı. Deneyler, gözlemler yapa yapa, bilimleri tanıdı. Bilimin ve tekniğin yardımıyla da bugünkü uygarlık düzeyine geldi.

Madem uygar olduk, o zaman bu kanlı savaşlar niye? Savunmasız yavrular neden ölüyor. Acziyetinden yararlanıp, kadınlara neden şiddet gösterisinde bulunuyoruz? Bu kadar mı bezdik insanlıktan, insan olmaktan? Bunları yaparken savaş kahramanı mı olduk? Zafer mi kazandık? Kime ispat ettik üstünlüğümüzü? Yok… Kaybettik! İnsanlık adına tüm savaşları kaybettik!

Ne olurdu, kendimizle savaşsaydık? Kendimize galip gelip herkesi mutlu edebilseydik! Çocuklar ölmese, kadınlar şiddet görmese, çevremizdeki herkes bizden emin olabilse, ne olurdu?

Selam ve dua ile…
 


Yazarın Diğer Yazıları