EN İYİ OKUL TECRÜBE

Spuitems der ki: “Tecrübe pek zalim bir öğretmendir. İnsanı evvela imtihandan geçirir, sonra dersi öğretir”. Hakikaten de öyledir. Tecrübe denen şey eğitime de gelmiyor. Yaşamakla elde edilen kazanç veya kâr ama zararda olsa yine de gelecek için ikinci bir hataya düşmemek adına bir kazanç sayılabilir.

Bazı insanlar kendi yaptıklarını ve kendilerini çok beğendikleri için hiç kimseyi önemsemez ve beğenmezler. Bu yüzden “Benim tecrübem bana yeter” diyerek böbürlenirler. Oysa her zaman akıl, akıldan üstün olabileceğini unutmamak gerekir.
 
“İnsanların bildiği yanıldığına yetmez” denilir ve doğrudur da... Binlerce şeyi biliyor da olsak, yine de bir tecrübeliye danışmak her zaman yararımıza olabilir. Bu nedenle tecrübeleri yabana atmamak lazımdır. Tecrübe bilgiyi artırır. Bu yüzden “Çok yaşayan mı, çok gezen mi bilir?” diye söylenir. Çok gezenin edineceği tecrübe, çok yaşadığı halde tecrübe edinmeyenden daha fazladır, demektir.

Tecrübe; Yaşanılan olaylar karşısında edinilen deneyim ve ibretlerdir. Ferdi ve sosyal hayatın içerisinde bir hayli ilginç ve akıl almaz olaylar yaşanır. Hiç beklenilmeyen hadiseler ortaya çıkar. Bu hadiselerin faturası çok ağır olabilir. Böyle bir duruma düşmemek için “Sütten ağzı yanan, ayranı üfleyerek içer” diye bir deyim kullanılır.

Tecrübeler, bir başka ifadeyle her biri insanlığa sunulmuş gizli nasihatlerdir. Mühim olan bu deneyimi bir başka seferde aynını işlememektir. Zaten “Akıllı kişi düştüğü çukura bir daha düşmez” diye söylenir. Hayat, öylesine zor şartları sunar ki, fırsatın tekrarını getirmeyebilir. İşte böyle hallerde, tecrübeli kişilerin desteğine ihtiyaç duyulur.

Tecrübeler, hayat okulunun en iyi öğreten öğretmenleri olurlar. Edinilmiş bir tecrübeyi icraata koymak bir zarar vermez ama denenmemiş haller, pişmanlığa maruz bırakabilir. Bu nedenle tecrübe edilmeyen şeyleri, başkalarına tavsiye etmek doğru olmaz.

Hâsılı, ne kadar bilgili de olsak, halkın arasında böbürlenmek yerine tevazu gösterip, akıl almanın kimseye zararı olmaz. “Benim tecrübem bana yeter” diyerek böbürlenmek zaten akıllı bir insana yakışmayan bir hal ve davranıştır. Şu anlatacağım fıkra bu konuyu nasıl destekliyor okuyalım:

Amerika'da bir erle komutanı konuşuyorlardı:
- Sence benim kaç santimdir?
- Tıpa tıp 1.80 cm. komutanım.
- Tamı tamına bildin. Peki, söyle bakalım? Şu subayların boyları kaç santimdir, bilebilir misin?
- Baştaki 1.60, yanındaki 1.70, yanındaki 1.65 sondaki 1.75 komutanım.
- Hayret! Benimki de doğru.
Tam o sırada general gelir ve komutan hemen selama durur:
- Generalim hoş geldiniz.
- Merhaba. Olanları izledim. Birde benim boyumu soracağım. Sence benim boyum ne kadar?
- 1.85 generalim.
- Hayret! Benimki de doğru! Sen nasıl biliyorsun bütün bunları?
- Generalim, ben kereste uzmanıyım da. Sivilken kereste fabrikasından bütün keresteleri uzunluğuna göre ben tasnif ederdim.
 
Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları