ETME!

Kötülükler din sosyolojisine rağmen, yine de yerinde durmaz. İlk kötülük, Kabil ile Habil kardeş-ler arasında çıkmış ve günümüz tarihine kadar bir şekilde değişik şekillerde işleniyor. Sosyolojik olaylar üzerinde ne kadar tahliller yapılırsa yapılsın, öfke ve hırs bir şekilde suça sevk eder.

Çünkü vicdanlar karardıktan sonra, herkes suç işleyebilir, kötülük yapabilir, kötümser düşünebilir. Ama kötülük eden de kötülük buluyor sonunda veya anında… İnsanlar her zaman karşısındaki kişiye nasıl davranırsa, nasıl konuşursa aynı davranışla karşılanacağını düşünmelidir.

Onun için şöyle düşünüp şöyle hareket etmek gerekmez mi? “Kötülük her kişinin, iyilik er kişinin kârıdır…”  Zira kötü ve kırıcı davranışlarda bulunmak çok kolaydır. Ama önemli olan özveri ve sabır isteyen iyi davranışları yapabilmektir. Bunu ancak yiğit, mert kişiler başarır.

O nedenle, “kötü söyleme eşine sonra zehir katar aşına” dememişler mi?  Eş, dost, akraba, anne baba, kardeş her kim olursa olsun, hiç kimseyi sözlerinle incitme, kötüleme ki onlar da sana daha büyük kötülük te bulunmasınlar.

“Kötü söz insanı dinden çıkarır” derlerken, çirkin ve insanı aşağılayan sözler karşısında en sabırlı, en uysal kişiler bile çileden çıkabileceğini kastederler. Kişi kendisine sarf edilen hakaretlere dayanamaz ve tepki gösterir. Tatlı, güzel sözler ise sert ve kaba kişileri bile saygı göstermeye, terbiyeli davranmaya mecbur eder.

Kötülük kazanabilir, ama üstün gelmez. Baskı, zulüm, zorbalık, haksız kazanç, hırsızlık, ikiyüzlülük vb. gibi değişik biçimlerde karşımıza çıkan kötülük, belki bir süre için kazanabilir. Ama hiçbir zaman doğruluğa üstün gelemez.

Yapmadığımız bir işten dolayı suçlanabilir, iftiraya uğrayabiliriz. Yalancı tanık da gösterebilirler; bakarsınız mahkeme bizi suçlu bulup cezalandırabilir. Umutsuzluğa kapılmaz, suçlu olmadığımızı gösterecek kanıtlar bulursak, iftira biçiminde karşımıza çıkan kötülüğü yenebiliriz.

Hırsız; bir çalar, iki çalar, ama bir gün yakayı ele verir. Yalancı; bir aldatır, iki aldatır, üçüncüsünde foyası meydana çıkar. Toplumun yönetimini ele geçiren zorbalar, polisi, jandarması, ajanlarıyla belki uzunca bir süre saltanat sürerler.

Ama halkın, gerçekleri görerek karşı koyması, direnmesi sonucu, zorbalık güçsüzleşir, yıkılır. İyilerin, doğruların etkin olduğu bir yerde, kötülük barınamaz. Öyleyse, kötülüklerin kazanmaması için, iyilerin el ele vermesi, birlik olması gerekir.

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları