EVİN YARAMAZ KIZI!

İnsanlık tarihi boyunca olduğu gibi bugün de hiçbir toplumda, ortak bir hayat ve geleceği payla-şan insanlar aynı düzeyde değildir. Tabiattaki bu başkalık, bu tezat bir hareketin kaynağını oluşturuyor ki, buna, "hayat" diyoruz.

Yaratılıştan gelen bu farklılıkla hayatın içinde yoğrulan insanlar muhakkak birbirlerine ihtiyaç duymaktadırlar. Pek çok ve değişik konuda zengin fakire, güçlü zayıfa başvurmak zorunda kalmaktadır. Hiç bir zengin, "Benim kimseye ihtiyacım yoktur" diyemez.

Çünkü servetini çalıştırdığı insanların gücü ile kazanır; "Benim param var, kimi istersem çalıştırırım" demesi bu gerçeği değiştirmez. Zira kimi çalıştırıyorsa ona muhtaç oluyor demektir. Ne tarafa bakarsak bakalım bütün sosyal ilişkilerde böyle durumlarda karşılaşırız.

Bütün insanların ister istemez bir başkasının gücüne, parasına, fikrine muhtaç olduğunu görürüz. Kısacası insanlar birbirine muhtaç) demişlerdir. Birisi, “çok yardım ettik, ne fayda gördük” diyemez.
İnsanların böyle birbirine muhtaç olmaları, karşılıklı olarak yardımlaşmaları zorunluluğunu ortaya çıkarmaktadır.

Yardımlaşma, toplum hâlinde yaşamanın doğal bir sonucudur. Hem başkaları ile yaşamak, hem yardıma ihtiyaç duymamak imkânsızdır. İnsanların bizzat kendisine ve aile bireylerine karşı görevlerini yerine getirmesi bir iyiliktir. Komşusu ile olan ilişkilerinde kırıcı olmaması, ona her konuda yardım elini uzatması bir iyiliktir.

Bir yoksulun, bir yetimin yedirilip-giydirilmesi ve barındırılması nasıl maddî iyilikse, güler yüz ve tatlı sözle gönüllerinin alınması, sevgi ile başlarının okşanması da bir iyiliktir. Üzgün ve dertli birini teselli etmek, bildiklerini bir başkasına öğretmek, çevredekilere doğru yolu göstermek, hasta, yaşlı ve kimsesizleri ziyaret etmek bir iyiliktir.

Her konuda çevremizdeki insanların yardımına koşmak; hasta, yaşlı ve sakat bir kardeşimize taşıtlarda yer vermek, elinden tutup yolda karşıdan karşıya geçmesine yardım etmek, bir yolcuya, bir misafire gideceği veya aradığı yeri göstermek iyiliktir. İnsan olsun, hayvan olsun susayan birine su vermek iyiliktir. Sayılmakla bitirilemeyecek kadar çok olan iyiliklerin bir yarış havası içinde yapılması insani bir görevidir.

''Televizyon arıza yapmış, tamirci gelip TV’nin arkasını açmış ki bir sürü ekmek kırıntısı...
Tabi kimin yaptığını hemen anlamışlar. Evin dört yaşındaki yaramaz kızı... Bu hangi ailemizde gerçekleşirse gerçekleşsin ilk göstereceğimiz tepki genellikle öfkeli bir davranıştır.

Tamircinin yanında bağırır, çağırırız. Fakat anne öyle yapmamış, çocuğuyla konuşmayı denemiş ve ekmek kırıntılarını neden oraya attığını öğrendikten sonra ağlamaya başlamış. Çocuk ekranda Afrika’daki aç çocukları gördükçe mutfaktan ekmek alıp TV’nin açık bulduğu tek yerinden, arkasındaki ızgaralardan açlık çeken kardeşlerine ulaşması için içeri atıyormuş... ''

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları