FOYA -4

Pazarda herkes ambarındaki unu kadar konuşur tabi ki… Bir kimse, maddî alanda olsun, manevî alanda olsun, yeteneğinin ölçüsünü bilmeli, sınırı aşan davranışlarda bulunmamalıdır. Peynir ekmek, elbette hazır ve kolay yemektir.

Kişinin kimliğini doğru olarak öğrenmek isterseniz soyuna sopuna bakınız. Birinin nasıl bir insan olduğunu öğrenmek, hakkında bilgi almak istiyorsak o kişinin ailesine, soyuna bakmak gerekir. Ancak bu şekilde kişi hakkında tam ve doğru bilgi edinilmiş olunur. Onun için “otu çek, köküne bak” demişler.

Fakat görüyoruz ki bir şeyleri düzeltmek yerine, rakip ölsün de ne yüzden ölürse ölsün diye acımasız ve zalimce olayların üzerine yürüyoruz. Açıkça görülüyor ki istenen şey, engelin ortadan kalkmasıdır.

Nasıl, ne yoldan kalkarsa kalksın, bunun önemi yoktur. Asıl önemli olan engelin, zorluğun ortadan kalkmasıdır. Bunun nasıl kalkacağının hiç önemli olmaması… Böyle deyince hemen aklıma geldi. Demek ki bu yüzden pilav yiyen kaşığını yanında taşırmış ha? Vaay be!

Bir şey yapmak, bir şeyden yararlanmak isteyen kişi, bunun için gereken aracı eli altında bulundurmalıdır doğru! Bir iş yapmak isteyen o işin tüm şartlarını, gereçlerini hazırlamalıdır doğru! Böylece o konuyla ilgili ortaya çıkabilecek tüm fırsatları değerlendirme imkânına sahip olur bu da doğru!

Eee, peki yanlış nerede? Yanlışı başında farkında olmadan söylemişiz meğer… Rakip ölsün de ne yüzden ölürse ölsün! E, tabi buraya kadar gelmişken, “Pilavdan dönen kaşığın sapı kırılsın!” Diyeceksin! Vay be!

İnsan çıkarını gözetmelidir. Bu kaçınılmaz. Çünkü kendisine yararlı şeyi elde etme çabasını göstermeyen kişiden ne hayır beklenir? Bir görev yapması için elde bulundurulmakta olan araç, bu görevi yapmıyor ya da yapamıyorsa var olmasıyla yok olması arasında fark kalmaz.

Ama duuur! Ramazanda yalan söyleyenin bayramda yüzü kara olacaktır biliyorum! Neden mi? Bir sözün yalan olduğu, bir ödevin yapılmadığı, bir süre sonra gerçekleşen olaylarla anlaşılır. O zaman yalan söyleyen ya da ödevi yapmamış olan kişi, utancından hiç kimsenin yüzüne bakamaz olacağı aşikârdır.

Ortada bir yalan varsa çıkar. Rüşvette kapıdan girince insaf bacadan çıkar dostlar! Malumdur ki, rüşvet, toplumu içten içe kemiren bir hastalıktır. Rüşvetin yaygınlaştığı bir toplumda, devlet düzeni iyi işlemez, yasalar uygulanmaz. Bunu bilmeyen yoktur.

Ama gerçeklerde; yalanın zıddı, yalancının korkulu rüyası olur. Fakat ne olursa olsun, ne kadar sır gibi saklanırsa saklansın, sonunda ortaya çıkar. Çünkü yalan bulutları hiçbir zaman hakikat güneşini gizleyemezler. Bir şekilde yapılan türlü yanlışlar veya hatalar, gerçeği ortaya çıkarmaya engel olamazlar.

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları