GÜCÜ GÜCÜ YETENE -1

Halkımız arasında “gücü gücü yetene” diye bir söz vardır. Kimileri kuvvetli olduğunu hissettiği an, zayıf olanı ezmeye hatta yok etmeye kalkışır. Asırlarca kimliğini bir türlü oturtamayan ve şahsiyetsizliğini günümüze kadar sürdüren İsrail gibi…
Hangi ülkeye yerleşmişlerse asla dürüst kalmamışlar, hangi toprakları ele geçirdilerse haksız zaferin sarhoşluğunu yaşamışlar. Onaylanacak bir şey değil belki ama onlara Alman SS’leri ciddi bir ders vermişler. 50 bin Yahudi’yi çoluk-çocuk, yaşlı-genç demeden zalimane öldürmüşler.
Sonunda Abdülhamit Han’dan 150 bin altına toprak istemişler, alamayınca adını “Kızıl Sultan”a çevirmişler.  İlk fırsatta peygamberler şehit etmiş, yıkım kalleşliğini, iftirayı ve acımasızlığı bir türlü elden bırakmamışlar.
Almanlardan ve özel yetiştirilmiş SS subaylarından intikam alacağına, bu kez de masum Filistin halkını yok etmeye başladılar. Kendisinin atom bombası olmasına rağmen, Filistinli çocuğun sapan taşına kafayı taktılar.
Bütün bunlara rağmen sözde çağdaş ülkeler, demokrasi babaları (!) susmaya devam ettiler. Çünkü işlerine geliyordu. Onlarında geçmişten kuyruk acıları vardı. Ne kadar Müslüman ölürse o kadar çok mutlu olacaklardı.
Almanlar kınandı mı? Hayır… Kim kınayacak ki? Aynı dinden, aynı mezhepten birliktelikleri vardı. Üstelik Almanya silahlanma da, güçlü bir devlet olmada hızla ilerliyor ve tüm dünyanın fakir ülke insanını kendine hizmet ettiriyordu. Hem de özellikle Müslüman ülkeleri…
Bunu yaparken kültür emperyalizmiyle ikilem içinde bıraktığı insanlar üzerinden bir zafer daha kazanıyordu. Ne bilsin köyden kalkıp, dinini, dilini ve misyonunu bilmediği yere giderek asrileşen köylü vatandaşım?
O yıllara dönelim ve hatırlatalım! Tüm dünya ülkeleri ve İsrailliler! Ne çabuk unuttunuz? 20 Ocak 1942’de, Nazi partisi ve Alman hükümetinden üst düzey on beş lider önemli bir toplantı için bir araya gelmişti hani?
Berlin’in zengin bir bölgesinde, Wannsee olarak bilinen gölün kenarındaki bir villada toplandılar. Toplantı, işbirliği yapması gerekli olan Dışişleri ve Adalet Bakanlığı sekreterleri dâhil, SS dışındaki belli başlı hükümet liderleriyle "Avrupa’daki Yahudi sorunu ile ilgili Nihai Çözüm"ü görüşmek üzere SS lideri Heinrich Himmler'in başyardımcısı Reinhard Heydrich tarafından düzenlenmişti.
"Nihai Çözüm", tüm Avrupa Yahudilerine yönelik kasıtlı ve özenle planlanan, yok etme ya da soykırım hareketine Nazilerin verdiği kod adıydı. Naziler toplu katliam politikalarını dünyanın geri kalanından gizlemek için "Nihai Çözüm" gibi muğlâk bir ifade kullanıyordu.
Aslında Wannsee toplantısına katılanlar öldürme, ortadan kaldırma, "imha etme" yöntemleri hakkında tartışıyorlardı. Tarihte bilindiği gibi Wannsee Konferansı "Nihai Çözüm"ün başlangıç noktası değildi. Mobilize katliam birlikleri işgal altındaki Sovyetler Birliği’nde zaten Yahudileri katletmeye başlamıştı.
Devam edecek… Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları