HADDİNİ AŞAN KISKANÇLIK -1

Efendim! Günümüzde belki de çok eskilerden gelerek günümüze yerleşen haddini aşan kıskançlıklar vardır. Bu yüzden eşler arasında ne bir güven ne de bir sevgi ortamı kalıyor. Zaten eşlerin birbirine güveni olmadığı zaman aşkları da olmaz, sevgileri de…

Görüyoruz… Okuyoruz… Televizyonlardaki haberlerden izliyoruz… Cinayetlerin birçoğu kıskançlıklar yüzünden işleniyor. Ender de olsa töre cinayetlerini konumuza dâhil etmiyoruz. Neden eşler önce sevmek yerine birbirine güvenmeyi denemiyor bunu anlamıyorum!

Öyle ki bu haddini aşan kıskanmaların yüzünden eşler birbirlerine dünyayı dar ediyorlar. Belki de asla gerçek olmayan senaryolar yazıyorlar. Anlamadan, dinlemeden olayların üzerine gitmek, eskilerin tabiriyle yangına körükle gitmektir.

Kıskançlık çok doğaldır. Kişi sevdiği kıskanır elbette ki… Ancak dediğim gibi haddini aşmadan, yaşanan hadiselerin üzerine anlayışla yaklaşarak… Şimdi size bir hikâye anlatmak istiyorum! Okuduktan sonra yine kaldığımız yerden devam ederiz inşallah!

Adam genç eşini çok seviyor, bir o kadarda kıskanıyordu öyle ki iş yerinde yemek verildiği halde, her öğlen o uzun yola rağmen evine gidiyor, eşiyle birlikte yemek yiyordu. Kadın, eşinin sadece yemek yemek için geldiğini düşünüyordu.

Bilmediği bir şey vardı eşi kendisini kontrol ediyordu. Bu bilinmeyenle uzun süre birlikte yediler yemeklerini taa ki adam gelip te eşini evde bulamayana kadar… Kapıyı açıp seslendi eşine ses yok... Odaları gezdi bir bir... Yok... Yok... Yok...

Telefona sarıldı hemen. Kapalıydı kadının telefonu. İrkildi birden. “korktuğum başıma geldi kesin aldatıyor beni" diye düşündü! Tanıdığı herkesi aradı ailesi, arkadaşları, aile dostları, komşuları hiç kimse görmemişti kadını saatler geçiyor kadından ses çıkmıyordu.

Akşam oldu adam evin içinde ümitsiz ve karışmış düşüncelerle dönüp duruyordu. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte adam kararını vermişti boşanacaktı avukat arkadaşına giderek dava açtırdı. Kesin aldatmıştı kocasını ve dönmeye yüzü yoktu artık her şey bitmişti.

Eve dönünce eşine ait ne varsa attı resimleri yırttı, elbiselerini yaktı, takılarını karşılıksız verdi bir eskiciye geriye sadece bir sevgililer günü kartı kalmıştı." hep seninim... Hep senin kalacağım" yazıyordu üzerinde.

Adam nefretle bakarak duvara astı kartı uzun uzun baktı elinde tuttuğu içki kadehini sıktığının farkında bile değildi. Elleri kan içinde kalmıştı ama o görmüyordu bile… Telefonun sesini duyduğunda ancak farketti elinin acıdığını ve kan içinde kaldığını…

Açtı telefonu “buyrun” dedi adam… Telefondaki: “iyi günler beyefendi! Falanca beylerin evimi? Diye sordu. Adam: “Buyurun benim!” Dedi korku, şaşkınlık arası… Telefondaki: “Ben falanca hastanesinden arıyorum, iki gün önce yaralı bir bayan getirdiler hastanemize henüz bugün kendine gelebildi sizin isminizi öğrenebildik hemen gelebilir misiniz?”

Kaldığı yerden devam edecek…
Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları