HAYATA DAİR -1

Gayesiz insanlar bir gününü diğer gününe eşit tutarlar. Ancak yaşama isteği, insanları hayata bağlar. Gaye ne olursa olsun, yeter ki gidilecek bir menzil olsun. Bu menzil içerisindeki her türlü tehlikeyi bile göze alır insan.
Tehlike esnasındaki birlik, kuvveti doğurur. Ama insanlardaki gurur, öylesine içini kemirir ki, önündeki tüm manevi değerleri ve hatta canlıları yok eder. Zaten intikam duygusunda yatan asıl sır da, gururdur. Yaşarken ve farkında olmadan hayatın gerçek sırlarına yakınlaşabilirsiniz.
O sırlar ki; Napolyon’un dediği gibi “Hayat ne bayram ne de matem günüdür. Hayat ibadet ve çalışmaktan ibarettir.”    Gerçeğidir. Yarınımızı kaybetmemek adına, dün ile bugün arasında bir kavga çıkartmadan; dün öldü, bugün can veriyor, yarın ise henüz doğmadı. Zamanınızı bu açıdan görüp ve faydalı işler yapmak durumundayız.
Bir insanın içinde intikam almak arzusu varsa, onu işbaşına getirmek, bir delinin eline silah vermekten farksızdır.  İnsanlar kendini muhasebeye çektiği zaman, her canlının mesuliyet duygusu olduğu ve bu mesuliyeti üstlenmediği zaman en büyük yargının cezasına çarpılacağını hemen farkedecektir.
Azim er geç sonuca ulaştırabilir. Fakat eğer bu, aşamadığımız gurur içerisinde, hırs ve kine dönüştürülürse mutlaka sonu hüsrandır. Kin ve intikam alma hırsı, zayıf ve adi ruhların eseridir. Oysa insanlar balık gibidir. Balık sudan çıkınca, insan da, insanlıktan çıkınca ölür.
Parasız olmak üzüntüyü doğursa bile çoğu kez korkuyu doğurur, çünkü paranın saklanılması, ne şekilde olursa olsun kazanılmasından daha zordur. Zaten para sevdasında olmayan kimse her nerede olursa olsun selamettedir.
Bu nedenle; insanlara, durup dururken darılmak, yersiz konuşmak, hele tanımadan güvenmek doğru değildir çünkü gafletin sonu pişmanlıktır. Önce doğru bilmek gerekir, doğru bilinirse, yanlış da bilinir, ama önce yanlış bilinirse, doğruya ulaşılamaz.
Kötülerle düşüp kalkar, yarenlik edersen, iyiler seni kötü sanır. Hataların çoğalır, oysa hatalar saman çöpleri gibi suyun yüzünden giderler, insanlar da hemen görebilir.  Doğruluk her ne kadar seni öldürse bile ondan ayrılma. Çünkü minare, nasıl rüzgâr estiğinde boynunu eğmezse, doğru yolda olan kişi de baş eğmez, dik yürür.
Hayatta daima tatlı ile acı karışıktır. Yeryüzünde iki çeşit insan vardır. Birlikte yaşadıkları insanlara hayatı hoş edenler, beraber yaşadıkları insanlara hayatı zehir edenler... Bir üçüncüsü siliktir. Onların ne kendilerine ne de başkalarına yararı dokunur.
Uzun lafın kısası yani özü; sen doğru ol, eğri belasını bulur.  Mükâfat mı? Mükâfat, zaten doğrunun tükenmez hazinesidir.
Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları