HAYATA DAİR -4

Ömrümüzü yalnız değeri olan işlere, yüksek duygu ve düşüncelere, gerçek sevgilere, eseri yaşayacak teşebbüslere ayırmamız gerekir. Aksi takdirde, hayal yedi, bir film 90 dakika sürer. Ama bedbahtlık ömür boyu devam eder.

Kul, bütün varlığı ile günahları bırakmaya karar verdiği zaman, ilahi imdat onu her tarafından kaplar. Bir gerçeğe yakın olmanın mutlu sonuna erecek, gafletin sonunun nedamet olduğu muhakkaktır.

Menfaatler uğruna suçunu gizlemek, onu işlemekten daha beter bir suçtur. Oysa menfaatler, gözü en tatlı şekilde kör eden bir araçtır. Hâlbuki hatalar, saman çöpleri gibi suyun yüzünde giderler.  İnsanlar hemen görebilir.

Ulaşılmak istenilen mevkilere gelince, öyle bir hırstır ki; her eşyayı büyülten bazı camlar gibidir. Bu gibi mevkilerde bütün kusurlar olduklarından büyük görünürler. Artık pişman olmakta kurtaramaz insanı çünkü iş işten geçmiştir.

Şeytanlar, en büyük günahı işletecekleri zaman, bu günahları ilahi bir şekilde göstermekle işe başlar ve sonra kişinin hırsını ve haksızlığını, davasında haklılık iddiasında bulundurarak kamufle ettirir. Unutulmamalıdır ki; gündüz kandilini hazırlamayan, gece karanlığa razı demektir.

Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgâr tesir edemez. Özellikle gençliğin ruhi bunalımları reçetesi olmayan beşeri düşüncelerden kaynaklanırken; anne ve babaların çocukları üzerinde kurdukları hegemonya yüzünden hastalıklarını daha da müzminleştirirler. Oysa gerçek; ailelerdeki bozuk fikirlerinin ahlak anlayışıdır.

Dürüstlüğü ve ahlakı vicdanlarda manevi olarak tartmak yerine; güvenlik kuvvetlerini bir ölçü veya bir psikolog gibi yanlış bir değerlendirmeye de düşebilirsiniz. Vicdanlar karardıktan sonra, suç, polise rağmen yine işlenir.

İnsanların ruhlarından söküp atacakları yalnız iki şey vardır, bencillik ve imansızlık. Hiç kimse kusursuz değildir. Ama doğruluk hak kapısıdır. Şerefle bitirilmesi gereken bir hayatınız olduğunu da unutmayın.  Önünüzde aşamadığınız belki yüce sevgiler olacak.  Bütün yanlışlarına rağmen fikri bir tahakkümde kalacaksınız.  

Unutulmamalıdır ki; önce doğru bilmek gerekir. Doğru bilinirse, yanlış da bilinir, ama önce yanlış bilinirse, doğruya ulaşılamaz. Her şeyden önce dik duruyorsanız gölgenizin kambur olmasına sakın aldırmayın.

Gençler! Hatalarınızdan dolayı bir gün ananız, babanız sizi affedebilir, fakat bir hâkim vardır ki, o affetmez. O mutlaka her şeyi yazar ve günün birinde hesap görür.


Selam ve dua ile…
 


Yazarın Diğer Yazıları