HER İNSAN MİLYARDERDİR!

“Bende mi? Diyorsunuz. Evet evet sizde! Sahip olduğunuz inanılmaz servetlerin hepsine biraz olsun dikkat eder ve azıcık düşünürseniz, masallardaki Ali Baba'nın hazinelerini çok geride bırakan nice servetlere sahip olduğunuzu hayretle fark edersiniz.

İki gözünüzü bir milyar dolara satar mısınız?
Ya ellerinizi?
Çocuklarınızı?

Bütün mevcudunuzu yoklayın, göreceksiniz ki, onları Ford'ların, Rockefeller'in edindikleri altınların toplamına değişmezsiniz. Fakat bunların hepsini takdir edip, Allah'a şükrediyor muyuz? Elinizde olan şeyleri çok seyrek düşünürüz, eksik olanlarını ise daima!
 
Şükredecek o kadar çok şeyin var da yine de hep homurdanıyorsun! Dale' Carnegie”

Dale' Carnegie'nin kısa ama anlamlı bir anekdotu ile başladık söze… İstek ve arzular öylesine sınırsızdır ki, önüne geçilmediği sürece sahibini ihtirasa sürükler. İdeal ve gayeler, tercihen kanaat sınırları içinde olmalı, aşırı isteklerin önüne set çekmelidir. Yoksa uzun emeller, varılmak istenen hedefleri zor badireler içinde geri dönüşü olmayan şartların arasında eritir, yok eder.

Zira bir söz vardır: “Her şeye heves eden kişi, pekmeze düşmüş sinek gibidir.” Denilir. Ki, çok doğrudur. Şayet istekler arzu edilen şekilde olmuyorsa, o zaman olacağı istemek en doğrusudur. Dün-yanın istek ve arzular açısından çok hileleri vardır. Bunun farkına varmak gerekir. Yalnız, nereye gittiğini bilen kişiye yol vermek için, dünya bir yana çekilir.

Hayatın içinde şu iki şeye dikkat etmek lazımdır. Birincisi, “bahtıma” diyerek tesadüfe bir şeyle-ri yapmamak ve maksatlı olmak. İkincisi ise: Hal ve hareketini genel menfaate faydalı bir amaca bağlamaktır. Hayatta insanın bir ideali olması, bulunacak en iyi hazinedir.

İnsan bir şeyi ciddi olarak istemeye görsün, hiç bir şey erişilmeyecek yükseklerde değildir. Madem böyledir, neden ihtiraslarımızın peşinden gideriz? Oysa ihtiras, doymak bilmeyen bir canavar gibidir. Ah! Bir çözebilsem! Nereye gittiğini bilen kişiye yol vermek için, dünya bir kenara çekilmez mi?

Galiba bir şeylerin yasak edilmesi istek uyandırıyor. Hâlbuki büyük insan; büyük ülkü ve ideallere gönül veren ve onun çabalarını göze alandır. Böyle düşünüldüğünde, dağlar ova, nehirler küçük çaylara dönüşmez mi? Şairin dediği gibi:

İsteme beş nesneyi beş kimseden, gelmez vefa:
Biri câhil kimselerden lafz-ı ihsan u atâ,
Biri müfsitten nasihat, biri müflisten kerem,
Kıl münafıktan hazer, umma avretten vefa.

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları