HİSSETMEK

Tecrübeler, hayat okulunun en iyi öğreten öğretmenleri olurlar. Edinilmiş bir tecrübeyi icraata koymak bir zarar vermez ama denenmemiş haller, pişmanlığa maruz bırakabilir. Bu nedenle tecrübe edilmeyen şeyleri, başkalarına tavsiye etmek doğru olmaz. Spuitems'in bu konuda güzel bir sözü vardır: “Tecrübe pek zalim bir öğretmendir. İnsanı evvelâ imtihandan geçirir, sonra dersi öğretir.” Der.

Tecrübeler, bir başka ifadeyle her biri insanlığa sunulmuş gizli nasihatlerdir. Mühim olan bu deneyimi bir başka seferde aynını işlememektir. Zaten “Akıllı kişi düştüğü çukura bir daha düşmez” diye söylenir. Hayat, öylesine zor şartları sunar ki, fırsatın tekrarını getirmeyebilir. İşte böyle hallerde, tecrübeli kişilerin desteğine ihtiyaç duyulur.

Günün birinde bir krallığa başka bir düşman krallık tarafından savaş açılmış ve krallığın kalesi ele geçirilip kral aranmaya başlanmış. Ama o esnada bizim kral kendi halkının arasına karışıp kendini gizlenmeyi başarabilmiş.

Halktan bir köylüye de kendisini düşmanlardan saklamasını, bunu yapması ve kendisinin kurtulması halinde de kendisine ne isterse verebileceği vaadinde bulunmuş. Bunun üzerine köylü kralını kendi evine kaçırıp yatağının altına saklamış.

Bu sırada kralı bulamayan düşman askerleri tüm evleri aramaya karar vermişler. Köylünün evine de bakmışlar tabi ki... Kralın altında bulunduğu yatağı, düşman askerlerinden biri kılıçla yoklamış ama şans eseri kralı farkedemeyerek oradan ayrılmış.

Böylelikle kral askerlerin eline düşüp ölmekten kurtulmuş. Yatağın altından çıkıp köylüye teşekkür etmiş ve sözünü tutacağını söyleyip köylünün isteklerini söylemesini buyurmuş. Bunun üstüne köylü, kendini ve ailesini ölene kadar rahat yaşatacak kadar para ve toprak almış kraldan.

Ama köylü son bir arzusunun olduğunu da belirtip; askerler sizi öldürmek için eve girip te yatağı kılıçla yolladıkların da neler hissettiniz?" diye sormuş. Bu soru üzerine kral hiddetlenmiş... "Nasıl olur da bir köylü kendisine böyle bir soru sorabilir" diye köpürmüş...

Ve hemen askerlerine emir verip köylünün bu sorusu yüzünden asılmasını istemiş. Kralın isteği üzerine hemen bir darağacı kurulmuş ve ip köylünün boynuna geçirilmiş. Tam köylünün ayağının altındaki sandalye çekilecekken kral celladına "Dur" emri verip köylünün yanına yaklaşmış ve demiş ki:

"'Şimdi anlıyor musun neler hissettiğimi?" Evet, aynı şeyi hissedebilmek, aynı duyguyu birebir anlamak için aynısı tecrübe etmek lazım. Yoksa anlayamazsınız ne kadar anlamaya çalışsanız da...

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları