HUZUR MU ARIYORSUN?

İnsanın kendi huzuru, saadeti, emniyet ve güveni adına hayatına ve topluma çeki düzen vermede faydalı olabilmesi için akli selim ve özlü olabilmedir. Gerçek kişi odur ki, "elinden ve dilinden herkes emindir".

Şu hâlde, insanın, dünya ve ahret hayatını tehdit eden çatışma, harp etme ve kan dökme yerine, uzlaşma, anlaşma ve barışmayı tercih etmesi, "medenilere galebe ikna iledir" prensibiyle hareket etmesi, kendine ve bütün insanlara insanca yaşayabilecekleri bir ortamın hazırlanması için ne yapabiliyorsa yapması, insanlığının gereğidir.                         

Ayrıca insan, mal, can, namus ve inanç emniyeti adına, bu yolda fikir sancısı çekip, zorluklara ve sıkıntılara katlanıp, vurana elsiz, sövene dilsiz, hak ve özgürlüklere saygılı, düşmanın dahi takdir edeceği tatlı dilli, güler yüzlü, örnek ve numune bir hayat sergilemelidir.

Farklı inanç ve düşüncedeki insanların barış, huzur ve emniyet içinde birlikte yaşamalarını temin etmek maksadıyla herkesi kendi inancı, milliyeti, rengi ve dili, gelenek ve göreneği ile hoş görmeli ve herkese karşı saygılı davranmalıdır.

Evet, "haklı, insaflı olur" prensibiyle hareket ederek, renk, ırk, dil ayrımı yapmadan bütün insanlığa hizmet verme, faydalı olma, kendi huzurunu, başkalarının saadeti için terk edip, enerjisini, ilmini imkânlarını bu yolda harcama fedakârlığında bulunanlar, milletimize ve topyekûn insanlığa en büyük iyiliği yapmış olacaklardır.

Toplumda telâfisi zor yaraların açılmaması için, tahkikatın iyi yapılması, peşin hükümle karar verilmemesi gerekir. Zira beşerî zaaflarla malûl olan insan, yanlış yapabilir. Her yaptığı doğru olmayabilir. Fakat diyalogla, görüşüp konuşmakla, tanışıp kaynaşmakla hatalar tashih edilebilir.

Bu konu da o kadar çok yaşanmış ve tecrübe edilmiş atasözleri vardır ki, hepsi de kayda değerdir.  Sözün hayırlısı kendisi az, manası çok olandır. Fakat az ve Öz konuşabilme işi başlı başına bir sanattır. İnsan için bildiğini söylememek korkaklık, bilmediğini söylemek ise küstahlıktır.

İnsan, konuşmayı ancak, İhtiyaç duyulduğunda, zaruret miktarı sarfetmelidir. Az konuş, çok dinle, çünkü çok konuşmak insanın ruhunu öldürür. Düşünmeden konuşma ve sonuna bakmadan iş yapma… Akıllı söylemeden düşünür, akılsız düşünmeden söyler. Çünkü az laf hoşa gider, çok laf boşa gider.

Cinlerin habis olanlarına şeytan denir. Şeytanın kötülüğü bir derece artarsa bu şeytan marid, daha da artarsa ifrid adı verilir. Bir insan her ne vesilesi ile olursa olsun «ifrid oldum», «ifrid oluyorum» derse şeytan oldum veya şeytan oluyorum, demiş olmaktadır, teşbihte hata olmasın!

Bilindiği gibi şeytan mahlûkatın en şeriri cehennemin demirbaşıdır. Allah orta lanet etmiş huzurundan kovmuştur. Bir insanın kendisini buna benzetmesi ben şeytan oldum demesi kadar ahmaklık düşünülemez. Hâsılı, ifrid şeytanın sıfatlarından biridir. Aklı başında birinin kendini bu sıfata sokması düşünülemez.                               
Diyorum ki; Herkes attığı okun nereye varacağını bilmeli. Sözünü pişir, öyle ağzını devşir gurban... Neyse efendim, çok söyleyen, az iş görür. En iyisi taamın da, kelamın da çoğundan sakınalım!

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları