IŞİD -2

Ne zaman ki ABD, Irak’ı işgal etti, işte o zaman oluştu bu terör estirmesi… Üstelik diktatör Saddam Hüseyin’in yanında saf tutarak… Fakat bu terör estirmesi ters yele kapıldı. İlginçtir, ABD’ye esir düşerek hapishaneye atıldı. Ne olduysa işte o andan sonra oldu… Ebu Bekir El Bağdadi için dönüm noktası başlamış oldu.

Ebu Bekir El Bağdadi için dönüm noktası başlamış oldu. Çünkü Ebu Bekir El Bağdadi her nasıl başarıyorsa veya kim izin veriyorsa cezaevinde İslamcı militanlarla irtibat kurarak şimdinin IŞİD örgütü için çalışmalarına başlıyor.

ABD gözünde Saddam yanlısı bu şahıs bir şekilde cezaevinden çıkarılıyor. 2004 yılında Irak’ta kurulan Tevhit ve Cihat örgütü sonrasında El Kaide lideri Usame bin Ladin’in emriyle kurulan Mezopotamya’da El Kaide örgütüne katılıyor.

Tam iki yıl bu örgüte bağlı kaldıktan sonra 2006 yılında Irak İslam Devleti olarak adını değiştiriyor ve yeni oluşumun içerisine giriyor. Çok ilginçtir! O günlerde ABD devleti tarafından Irak İslam Devleti liderleri tek tek öldürülüyordu. O halde bunu neden serbest bıraktı?

Üstelik önündeki engeller ABD tarafından bir bir yok ediliyorken. Örneğin, öldürülen Ebu Ömer el Bağdadi ve Ebu Hamza el Muhacir gibi… Bunlar ölünce de koltukları boşalıyor. Boş kalmasın diye mi ya da özellikle mi Ebu Bekir El Bağdadi liderlik koltuğuna oturtuluyor.

Tek lider kalan Ebu Bekir El Bağdadi, ABD ordularına karşı da terör saldırılarında bulununca adını duyurdu ve birçok yabancı militanların örgütüne katılmasına neden oldu. Yoksa ABD, beslediği yılanların kendisine özellikle saldırmasını mı istiyordu?  

Oysa IŞİD, El Kaideye Bağlı bir terör örgütüydü. El Kaide lideri Bin Ladin’in emri ile kurulmuştu. Derin siyasete akıl sır ermiyor dedik ya… Suriye savaşı başlaması ile beraber IŞİD, özel nedenlerle El Kaide örgütünden kopmuştu. El Kaide ise artık IŞİD’i tanımadığını ilan etti.

Artık IŞİD tek başınaydı. Alan hâkimiyeti ve gerilla savaşı veriyor, dilediği yere valiler atıyordu. Özellikle enerji kaynaklarını ve petrol kuyularını ele geçirmeye çalışıyordu. Bunu yaparken hem mali güç ve hem de karşıt görüşlere lojistik zararlar veriyordu.

Irak ve Suriye ordusundan kopan eski askerler, Saddam dönemi Bass yöneticileri, Avrupa, Bosna, Çeçenistan, Doğu Türkistan, Libya ve Afganistan gibi birçok ülkeden katılan gönüllü militanlar, IŞİD ordusunun sayısını bir hayli kabartmıştı.

Sadece Musul’u ele geçirmek için onbin askerle şehre girmişti. Daha şimdiden dünyanın en zengin ve en güçlü terör örgütü olmuştu. Gelişmelerin görüntüsü ürkütücü boyutlardaydı. Karşısındakiler artık bir örgütle değil, bir devletle savaşmak zorunda olan bir tabloydu bu…

Dönüp dolaşıp kendimize soruyoruz? Buradaki amaç neydi? Neden ve kiminle savaşıyordu? Tabi söylemler açık… Bugünkü Irak, Suriye, Lübnan, Ürdün, Filistin ve İsrail’in toprakları üzerinde, sözde şeriatla yönetilen bir ülke kurmak…
Devam edecek…
Selam ve dua ile…
 


Yazarın Diğer Yazıları