KİM SUÇLU?

Buckle diyor ki: “Suçu toplum hazırlar, suçlu işler.“ Aslında ne kadar doğrudur. Suçluluk, toplumdaki düzensizlikten doğar. Suç işleyen insan, bu düzensizliğin kurbanıdır. Hırsızlık, bir suçtur. Her insan, hırsızlığın kötü, bağışlanmayacak bir suç olduğunu bilir. Bile bile de hırsızlık yapanlar vardır.

Yiyecek ekmeği, ekmek alacak parası yoktur. Para kazanıp karnını doyurmak için çalmadık kapı bırakmaz, iş arar. Çaldığı kapıların yüzüne kapanması karşısında çaresiz kalan bu insan, acından ölecek değil ya, istenmese de, hırsızlığa, yönelmek zorunda kalır...

Adam, küçük bir memurdur, maaşı azdır. Bu para ile ev kirası verecek, çocuklarının gereksinmelerini karşılayacak, ev geçindirecek. Ne kadar ölçülü harcarsa harcasın, bu para ile, bu değirmeni döndürmek olası değildir.

Ne yapsın bu memur? İstemeye istemeye, işini kötüye kullanmaya; rüşvet almaya başlar. Ülkede ticaret bozulmuşsa, bakkal, bire aldığını beşe satacak; eğitim öğretim yozlaşmışsa, diplomalar değerini yitirecektir.

Suçlu diye sivrisineği tutup öldürmek yetmez. Asıl yapılacak iş, sivrisineği üreten bataklığı kurutmaktır. Bataklık kurutulmadıkça, sineklerin arkası kesilmez.

Uzun zamandır peşinde oldukları suçlu nihayet yakalanmıştı. Polisi bezdirmişti. Sayısız suçları vardı. Öyle ki yakalanmadığı için, halkın gözünde adeta kahraman bile olmuştu. Herkes onu konuşuyor ve halk, koskoca emniyet teşkilatı olan polisi, beceriksizlikle suçluyordu.

Poliste şaşırmıştı. Ama çekirge misali, bir zıplar, iki zıplar ve sonunda yakalanır. Sonunda da yakalandı. Komiser, suçluyu sorguya çekerken merakını yenemedi ve sordu:
- Seni nasıl yakaladılar?
- Nasıl olacak? Eskisi kadar hızlı koşamıyorum da ondan... Dedi gülerek...

Demek ki vicdanlar karardıktan sonra her kişinin başına bir poliste dikseniz yine de suç işlenebiliyormuş. O zaman başkalarının hatalarını bulmaya çalışarak, kendimizin hatalarını örtbas edemeyiz.

Bir de suç işleniyorsa ve bu suçu engelleyecek bir yasa da yoksa o takdirde ne yapılmalıdır diye bir soru geliyor aklıma… Adam çaresizlikten arabasını hiç işaret olmayan bir yere park ediyor ve durup dururken garip bir ceza yiyor.

Adam ne kadar kendini ifade etmeye çalışsa da nafile! Peki, suçlu kim o zaman? Evet, suçluları affetmeyelim ama bunun yanı sıra suça da teşvik etmeyelim. Eğitim mi? Ama eğitimliler de suç işliyor. Bir kere herkes suç işler.

Bir arkadaşım diyor ki: “Hayır! İnsanlığa manevi eğitim vermek gerekir. Yoksa suç, kapıdan çıktığın andan itibaren başlar ve harekete geçer, bilemezsin!” Haklı değil mi?

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları