KOLA'YA MOLA…

Hiç duydunuz mu bilmiyorum ama şimdiye kadar kolanın insanlar için yararlı olduğunu gösteren hiç bir araştırma yayımlanmadı. Hiç kuşkusuz kolalı içecekler sigara gibi insan sağlığını doğrudan ve tehlikeli bir şekilde etkilemiyor ama bu masum oldukları anlamına da gelmiyor.

Aslında kola ilk defa 1886'da John Styth Pemberton tarafından, gündelik sağlık şikâyetlerinin tedavisi için bir şurup olarak üretiliyor. Üretiliyor ama formülünde yani içerisinde 1905'e kadar kokain de bulunuyordu.

Şu anda dünyanın en köklü ve büyük şirketlerinden biri olan 'The Coca Cola Company' 1892 yılında kuruldu.  Kola'yı evrensel bir içecek yapan en büyük etken, dünya çapındaki yaygın dağıtım ağının yanı sıra dünyanın bütün yerel noktalarında ortaya çıkan taklitleri de oldu.

Reklamlarda ise hep, hayatın eğlenceli yanları öne çıkarıldı. İlk nakliyat parlak kırmızı fıçılarda yapıldığı için, günümüzün en sevilen içeceğinin simgesi de kırmızı oldu. Dr. Pemberton'ın ölümünden sonra Kola'nın haklarını 2 bin 300 dolara satın alan Asa Candler, 1892'de 100 bin dolar sermaye ile kurulan şirketinin dünyanın 200 ülkesinde satılacak bir ürünü pazarlayacağını tahmin etmemişti.

Sadece bir ürün mü? Elbette hayır. Çağa damgasını vuracak bir kültür oluşturdu. 1950'de Time dergisinde kapak oldu. Time, Kola'yı 'dünya ve dostu' manşetiyle tanımladı. Hatta ay'a ilk kez ayak basan Neil Amstrong, dönüşünde Times meydanında, "Kola'nın evine, dünyaya hoşgeldiniz" pankartıyla karşılandı.

Fakaaat yakın zamanda yayımlanan tüm araştırmalar başta çocukluk çağı olmak üzere büyük yaş gruplarında şişmanlık ile kola tüketimi arasında önemli bir bağlantı olduğu üzerinde durdu. İnsülin hormonunu artırdı ve şişmanlık riski oluşturdu.

Çocuklukta obezite ve buna bağlı şeker hastalığının önemli bir sorun haline geldiği ABD'deki çocuk sağlığı otoriteleri çocukların kolalı içeceklerden uzak tutulmasını bile önermeye başladı. Kolalı içeceklerin asıl zararlı etkisi ise kemikler üzerinde.

Üç yıl önce ABD Tabipler Birliği'nin Çocuk Sağlığı dergisinde kolanın lise öğrencilerinde kemik kırıkları sıklığını üç kat artırdığını gösteren bir araştırma yayımlandı. Araştırmacılar, koladaki yüksek miktarda fosforun kan fosforunu yükselterek kemiklerden kalsiyum kemiren paratiroid hormonu düzeyini artırdığını ve bir süre sonra kalsiyumu azalan kemiklerin sağlamlıklarını yitirdiklerini öne sürdü.

Kola içme alışkanlığı, en önemli kalsiyum kaynağı olan süt ve süt ürünleri tüketimini de azaltıyor ve ergenlik döneminde günde 800-1200 miligram olan kalsiyum ihtiyacının karşılanmasını önleyerek kemik sağlığını olumsuz yönde etkiliyor.

Bunların dışında kolanın böbreklerden kalsiyum atılımını ve diş çürüklerini belirgin bir şekilde artırdığı, mide mukoza hücre döngüsünü bozduğu, aşırı içilmesinin kas hastalığına (hipokalemik miyopati) neden olduğunu gösteren raporlar yayımlandı. Demek ki masum değilmiş!

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları