KÜRESEL BAYRAM, 1 MAYIS…

1 Mayıs… Asıl adı: “Emek ve Dayanışma Günü işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü…” Dünyanın birçok ülkesinde resmi bayram olarak kutlanıyor. Türkiye'de ilk olarak 1923 yılında Amele Bayramı olarak kutlandı. 1 Mayıs 2007 itibariyle Türkiye'de resmi bayram statüsünden çıktı.

Yine 1 Mayıs günleri yaklaşıyor. Yine… 1 Mayıs korku bayramı mı desem yoksa hakikaten emeğin hak arayışı mı? Ya da bunun maskesinde, kandan nemalanan ideolojik ve rantçı işbirlikçiler mi? Oysa tüm dünya da baharın yaza dönüşeceği bir ay… Her hâlükârda çiçeğin kokusu, böceğin uçuşu, doğanın adeta yeniden dirilişi…

Ama 1 Mayıs; korku ve kan rengi… Hayatların en güzel baharında nefret tohumlarının ekilişi… Ne var ki, her ülkede her zaman “işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü” 1 Mayıs, bir bayram havasında geçmiyor. Hâlâ kutlamalardan korkan, emeğiyle geçinenlerin ortaklaşa yapacağı etkinlikleri engellemeye çalışan ülkeler var.

Peki, 1 Mayıs nasıl doğdu? Neden her seferinde kan gölü oluyor. Bu kimin veya kimlerin işine yarıyor?

ABD sendikaları 1889 yılında her 1 Mayıs'ın 8 Saatlik İş Günü talebini hayata geçirmek için grev ve gösteri günü olmasını kararlaştırdılar. 1889 yılında Paris'te toplanan İkinci Enternasyonal 1 Mayıs'ı tüm dünyada işçilerin haklarını almak üzere grev ve eylem yapacakları gün olarak belirledi. Bu kararla 1 Mayıs ilk kez uluslararası hale geldi.

İttihat ve Terakki döneminin Birinci Dünya Savaşı'na kadar geçen döneminde Üsküp'te, Selanik'te, İstanbul'da dünya işçileriyle aynı zamanda 1 Mayıs gösterileri yapıldığı bilinmektedir. Türkiyeli işçilerin de talepleri dünyanın diğer bölgelerindekiyle aynı: Kanunlarca güvence altına alınmış daha az çalışma süresi, seçme seçilme hakkı, sendika kurma hakkı, grev yapabilme hakkı.

1 Mayıs 1935 yılında çıkarılan Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkındaki Kanun ile “Bahar Bayramı” olarak kabul edildi. Ancak bu tatil gününün diğer genel tatil günlerinden bir farkı vardı; çalışanlara ücret ödenmeyecekti. Daha sonra çıkartılan kanunlarla, genel tatil günü olan 1 Mayıs'ta önce 1951 yılında yarım günlük ücret ödenmesi, sonradan 1956 yılında ise tam gün ücret ödenmesi kabul edildi.

1977 yılında ise yüz binlerce işçinin katılımıyla Türkiye tarihinin en görkemli mitingi yapıldı. Çıkan izdihamda ne yazık ki 34 işçimiz hayatını kaybetti. Hastaneye kaldırılan yaralılar arasından 2 kişinin daha hayatını kaybetmesiyle ölenlerin sayısı 36'yı buldu.

1 Mayıs'ın “olaylarla”, “korkuyla” özdeşleşmesi bundan sonra gerçekleşti. Ancak, 1980 12 Eylül'de askeri darbesi, sadece 1 Mayıs kutlamalarını ve tatilini yasakladı.

1989 yılında, Taksim'in simgesel öneminden dolayı 1 Mayıs'ta yine bir kişi hayatını kaybetti. 1990 ve 1996 yılı 1 Mayısı da kanlı bitti. Görünüşe göre her 1 Mayıs, 1886 yılından beri, emekçilerin çok mütevazı davranarak dünyayı istedikleri bir gün olmaya ya da zorlamaya devam edecek. Allah akıllar versin! Ölmeden önce ölene de, öldürene de…

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları