MİSAFİR, MİSAFİRİ SEVMEZ Mİ?

Mübarek ramazan ayının bir haftası geride kaldığı bugünlerde, doğrusu bu yazıyı yazmakta geciktiğimi itiraf edeyim ki, hatamı kabul etmiş olayım. Zira ramazan-ı şerifin her anı misafir olmak ve misafirliğe gitmektir bir anlamda… Hele bilmediğimiz, tanımadığımız insanlar bile kapımızı çalabilir. Bunları hemen dilenci olarak yorumlamayın. Hiç bilemezsiniz. Vezirde olur, Hızır da…

Hoş! Dilenci de olsa özellikle ramazanın hatırına hoşgörülü olalım ki, tuttuğumuz oruçlar da bize rızk ve sevap olarak hoşgörülü olsun. Biliyorum, günümüzdeki dilenciler sürekli taktik değiştirerek dileniyorlar. Ya “para istemiyorum, bana ekmek al” diyor ya da “falanca şehirden geldim, çaresiz kaldım, açım” diyor. İnansan bir türlü, inanmasan bir türlü… Vicdan muhasebesi yaptığınızda hemen üzülüyorsunuz!

Misafir kabul etmek veya misafir olmak sevap derecesi büyük amellerdendir. Misafire hürmet, izzet ve ikram dinen vaciptir. Misafir rızkı ile beraber gelir ve ev sahibinin günahlarının bağışlanmasına vesile olarak gider. Müslüman halkımızın arasında çok söylenen bir söz vardır: «Misafir on rızık ile gelir, birisini yer dokuzunu bırakır gider» derler. Yani misafir geldiği evi bereketlendirir, demektir.

Misafirperverlik ecdadımızın dünyaca takdir edilen güzel hasletlerindendir. Misafire ikram hem maddi hem de manevi bakımdan bir zevktir. Köylerde misafir odaları, şehirlerde misafirhaneler kurmak bizim geleneklerimiz içindeydi. Memleketimize otelcilik cumhuriyetle beraber girmiştir. Bu batıdan bize gelen bir anlayışın ürünüdür. Kötü mü olmuş? Hayır! Günümüzde artık otellere mecburuz da onun için…

Efendim! Bir de diyorlar ki: «Misafir misafiri sevmez; ev sahibi hiçbirini sevmez». Bu söz inancımıza, adetlerimize, mefkûremize,  bizi biz yapan hasletlerimize ters bir ifadedir. Bizim inancımızla olgunlaşan toplumda «Misafir misafiri sever; ev sahibi de her ikisini sevip bağrına basar.» Misafiri için varını-yoğunu ortaya koyar. Ona ikram için can atar.

İslâm kültürüyle şekillenmiş toplumlarda misafir misafiri sever, ev sahibi her ikisinin misafirperverliğini yapmayı kendisi için nimet kabul eder. Hiçbir televizyon programı veya dizi filmi bize misafirden daha önemli değildir. Onun için bizim inancımıza göre: «Misafirin gelmediği eve melek girmez.» Bu nedenle Efendimiz (sav) buyuruyor ki.«Misafir istemeyen kimsede hayır yoktur.»  

Atalar ne güzel demiş: “Misafirin kâfir dahi olsa ona hizmet et.” Kültürümüzdeki yeri ise tartışılmaz derece de büyüktür. Çünkü ev sahibi bilir ki, misafirin gönlü naziktir, ayağı uğurludur hem kısmetiyle gelir onun için de misafirin hizmetkârı olur. Ayrıca onlara gereken önemi verdiğimizin bir nişanesi olarak yakınlarımıza, dostlarımıza bizde gitmeliyiz. Goethe diyor ki: “İnsanları, bize geldiklerinde iyi tanıyamayız. Nasıl olduklarını anlamak için onlara gitmeliyiz.” Doğrusu da bu…
                                        Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları