MUTLULUĞUN HİKÂYESİ

Ali, dedesinden dinlediği hikâyeyi dedesinin vefatının üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen unutmamıştı. Kararını verdi ve iyiliklere başladı. Tam o sırada birisi yardım istedi. Ali, aylardır düşünüp durduğu iyilik için bir fırsat olabilir mi diye bir an düşündü. Ama hemen bu düşüncesinden vazgeçti. Nihayetinde karşısındaki tek bir kişiydi. Oysa onun iyilikleri kırkar canlıya olmalıydı.

Ali yine de: “Peki olur, sana yardım edeceğim” dedi yaşlı adama. “ Sonra da yardım etti. Yaşlı adam gülümsedi: “Yarın akşama kadar benimle kalırsan sana bu kırkıncı iyilik için yardım ederim.” Dedi ve Ali sevinçle kabul etti. Ertesi sabah erkenden kalktılar. Ev ev dolaştılar. Böylece tam kırk kapıya ulaştılar. Son kapıya da bir paket bırakınca yaşlı adam Ali'ye dönerek: “İşte istediğin oldu,” dedi.

Ali merakla: ”O paketlerde ne vardı?” diye sordu. “Her pakette kitap vardı. Ama her eve orada oturan kişinin ihtiyaç duyduğu kitapları bıraktık. Artık altın sandığına ulaşabilirsin. İşte sana dün gece kaldığımız kulübenin anahtarı. O kulübede masanın altını kaz. Sandık orada gömülü, senindir. “ deyince Ali kulaklarına inanamadı. Anahtarı aldığı gibi kulübeye koştu. Gerçekten de altın dolu sandık oradaydı. Altınlarla aşağı inince; yaşlı adamın onu beklediğini gördü.

- Artık altınlara kavuştun, dedi yaşlı adam. Şimdi onlarla ne yapacaksın.
- Ne mi yapacağım, canım ne isterse onu alacağım. Arabalar, evler, güzel giysiler, daha neler neler. Krallar gibi yaşayıp mutlu olacağım.
- Demek böyle mutlu olacağını düşünüyorsun. Peki öyleyse sana yardım etmeme karşılık bir isteğimi yapar mısın?
- Elbette, dedi Ali.
- Tam bir yıl sonra burada buluşalım.

Ali, kabul etti. Gerçekten de Ali altınlarına kavuşunca tüm istediklerini yerine getirdi ama mutlu olamıyordu. Sonunda bir yıl geçti. Ali, mutsuz bir şekilde, yaşlı adamla buluşacağı yere geldi. Yaşlı adam biraz daha bükülmüş beliyle onu bekliyordu.

- Ne oldu evlât, mutlu olabildin mi? diye sordu.
- Hayır! Canımın her istediğini aldım. Böyle mutlu olacağımı düşünmüştüm. Ama şimdi anlıyorum ki yanılmışım.
- Evlâdım! Geçen yıla kadar ki hayatını hatırla. Hani hep iyilik yapıyordun. Her iyilik yaptığında, her ağlayan yüzün gülmesine, her ihtiyaç sahibinin ihtiyacının giderilmesine vesile olduğunda kalbinde beliren duygu sence neydi?
-Evet hatırlıyorum. Ben hazineme ulaşmak için her iyilik yaptıktan sonra mutlu olduğumu hissederdim. Canlılara yardım ettikçe onların yüzlerindeki gülümseme bana da geçerdi. Yüzüm ışıldardı.
- İşte, dedenin ulaşmanı istediği hazine bu güzel ahlakı anlaman içindi. Ancak iyilik yaparak mutlu olabilir, çevrene faydan dokundukça yaşarsın. Kulübede bulduğun altınlar ise sadece benim yerini bildiğim altınlardı. Dedenle bir ilgisi yoktu. Bana hikâyeni anlatınca senin mutluluğun sırrını anlaman için böyle davrandım. Şimdi ne düşünüyorsun?
- Size çok teşekkür ederim! Bana bir ahlak dersi verdin. Gerçek hazinenin iyilik yaparak mutlu olmak olduğunu öğrettiniz. Hayatım boyunca bunu unutmayacağım. Ve artık bunun için uğraşacağım.

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları